MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ........ tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ..... Köyü 230 ada 12 parsel sayılı 16664,82 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden tarla niteliğiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı ........, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine, 230 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ........ tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucu, hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin 1963 tarihli hava fotoğrafında ve 1974 tarihli memleket haritasında orman sayılmayan açıklık alanda kaldığı, bu sebeple orman sayılmayan yerlerden olduğu, dolayısıyla ile zilyetliğin o tarihlerde başladığı, ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda çekişmeli taşınmazın uzun yıllar önce imar ve ihya edilerek tarım alanına dönüştürüldüğü ve tarım arazileri ile bütünlük oluşturduğu belirtilmiş ise de, dava konusu taşınmazın keşif sırasında çekilen fotoğraflarının incelenmesinde, üzerinde köklü kayalıklar ve maki türleri bulunduğu, toprağın kayalıklar arasında cepler halinde bulunduğu, taşınmazın üzerinde belirgin bir imar ve ihya çalışmasının yapılmadığı ve doğal hali ile bulunduğu, içindeki taşlık ve kayalık alanların temizlenmediği, üzerinde bulunan delice ve harnup ağaçlarının aşılandığı, genel görünüm itibarıyla taşlık ve kayalık olup zilyetlikle kazanılamayacak yer görünümünde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazın 8-10 yıldır kullanılmadığını belirtmişler, ziraat bilirkişi de, bu hususu doğrulamış ve taşınmazın içerisinde taş öbeklerinin arasında pırnal meşesi, ahlat ve menengiç gibi ağaçcıkların gelişim gösterdiğini, taşınmaz içerisinde 100-120 yaşlarında kızılçam menengiç ağaçlarının bulunduğunu bildirmiştir.Bu tür yerlerde, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi anlamında imar ve ihyanın tamamlandığından ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Davacı adına tescile karar verilen ve temyize konu taşınmazın, tespit tarihine kadar 20 yıl süreyle ekonomik amacına uygun olarak nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullanılmadığı ve taşlık, kayalık ve makilik bölümlerinin taşınmazın büyük bölümü içinde dağınık halde bulunduğu MY'nın 715/2. ve 3402 sayılı Kanunun 16/C maddeleri gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında kayalık olup; tescile, sınırlandırmaya ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamayacak taşınmaz hakkında imar ve ihyasının dahi tamamlanmadığı düşünülerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ........nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 26/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.