MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... ile müdahil davacı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 1968 yılında yapılan tapulama sırasında ... (...) köyü, 489 parsel sayılı 15.131,00 m² yüzölçümlü taşınmaz, senetsizden fındıklık niteliğiyle tapulama komisyon kararıyla gerçek kişiler adına tespit ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra yörede 2859 sayılı Kanun gereğince yapılan yenileme kadastrosu sırasında eski parsel sayısı 489 olan dava konusu parsel, yeni parsel sayısı olarak 102 ada 9 sayısını almış, yüzölçümü de 20.358,65 m² olarak düzeltilmiş olup, halen yenileme çalışması ile belirlenen parsel sayısı ve yüzölçümüyle fındıklık niteliğiyle tapuda davalılar adına kayıtlıdır. Davacı ... ..., 2859 sayılı Kanun gereğince yapılan yenileme kadastrosunun askı ilân süresi içinde Kadastro Mahkemesine sunduğu 19.07.2005 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 102 ada 9 sayılı parselin orman sayılan yer olduğu iddiasıyla orman vasfıyla ... adına tescili isteğiyle dava açmış; ... ise, 09/08/2005 havale tarihli dilekçesiyle, aynı iddia ve istekle davaya katılmıştır. ... Kadastro Mahkemesinin 07.04.2006 gün ve .../... – .../... sayılı kararıyla, davacıların taleplerinin mülkiyete ilişkin olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleştikten sonra davacı ... ... vekilinin 14.01.2008 havale tarihli gönderme talepli dilekçesi üzerine dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş; ... Asliye Hukuk Mahkemesi de, yenileme çalışmasına itiraz yönünden dosyayı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davadan tefrik ettikten sonra 02.03.2010 tarih ve .../... – .../... sayılı kararıyla, 2859 sayılı Kanun uyarınca yapılan yenileme kadastrosuna itiraz davasına bakama görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiş, yenileme çalışmasına itiraz yönünden görevsizlik kararıyla dosya tekrar kendisine gelen ... Kadastro Mahkemesi ise, 20.06.2012 gün ve .../... – .../... sayılı kararıyla; davacı ... ... ve müdahil davacı ...nin 2859 sayılı Kanun uyarınca kadastro yenileme çalışmalarına itiraz yönünden açtıkları davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve davacı ... ...nin temyizi üzerine bu karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/04/2013 gün ve .../... - .../... sayılı kararıyla düzeltilerek onanmış ve 11.09.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Tapu iptali ve tescil talebi yönünden dosyayı elinde tutan Asliye Hukuk Mahkemesince, kadastro mahkemesinde görülen yenileme çalışmasına itiraza ilişkin dava bekletici sorun yapılmış ve bu dava kesinleştikten sonra yapılan keşifte alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu parselin orman sayılmayan yer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ... ile müdahil davacı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre davalar, orman sayılan yer iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, hükme dayanak raporu hazırlayan üç kişilik orman bilirkişi kurulu çekişmeli taşınmazın 1959 ve 1978 tarihli memleket haritasında yeşil alanda, 1954 ve 1972 tarihli hava fotoğraflarında büyük bir kısmı fındıklık olarak ziraat alanı, bir kısmı da yapraklı ağaçlardan oluşan yapıda, amanejman haritasında ise kısmen sahil çamı ağaçlandırma alanında, kısmen de ziraat alanında, eylemli olarak ise taşınmazın bitki örtüsü ve toprak yapısı bakımından iki farklı karakterde olduğu, parselin araba yolu kenarından itibaren fındıklık yapısı 150 metre yükseltiye çıktığı, tarım yapılan kesimde bir evinde yer aldığı, ayrıca çeşitli meyve ağaçlarının görüldüğü, kuzey yöne gidildikçe yapraklı ağaçlardan kayın, gürgen gibi ağaçların oluşturduğu bir yapının söz konusu olduğu ve çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyde kesinleşmiş tahdit bulunmadığı halde komşu ... köyünde ilan edilen tahdidi esas alarak taşınmazın tahdit dışında olduğunu ve sonuç olarak taşınmazın tamamının orman sayılmayan yer olduğunu belirtmişlerdir. Ancak, bilirkişilerin sundukları verilerle ulaştıkları sonuç görüleceği üzere kendi içinde çelişkili olmasına rağmen mahkemece bu çelişki giderilmemiştir. Bilirkişilerin dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılmayan orman tahdidine ve eylemli duruma göre anılan sonuca ulaştıkları varsayılsa bile bu iki husus taşınmazların orman sayılan veya sayılmayan yer olduğunu belirlemede tek başına bir kriter olarak kabul edilemez. Zira, öncelikle komşu köyde yapılan orman tahdidinde çekişmeli taşınmaz komşu köy orman çalışma alanında kalsa dahi, bu çalışma çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyde ilan edilmemiş ise, usûlüne uygun bir tahdit çalışmasının bulunduğundan söz edilemez. Dosyadaki ... ...nin cevabî yazısında da çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... (...) köyünde ilân edilmiş bir orman tahdidinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, yörede kesinleşmiş tahdit bulunsa dahi müdahil davacı ... orman sayılan yer iddiasıyla davaya katıldığından yani davada ... taraf olduğundan uyuşmazlığın eski tarihli resmî belgelere göre çözülmesi zorunludur. Eylemli olarak orman olmama hali ise hukuken o yerin orman sayılmayan yer olması için tek başına esas alınacak bir veri olmadığı tartışmasızdır. Ayrıca, yukarıda da belirtildiği gibi bilirkişilerce taşınmazın kuzey yönüne gidildikçe yapraklı ağaçlardan oluşan kayın, gürgen ağaçlarının oluşturduğu bir yapının olduğu ifade edilmiştir. Bu itibarla, hükme dayanak raporu hazırlayan bilirkişilerin hangi verilere göre taşınmazın tamamının orman sayılmayan yer olduğu sonucuna ulaştıkları anlaşılamamaktadır. Bundan başka, çekişmeli taşınmaza komşu olan 102 ada 6, 7 ve 12 sayılı parseller hakkında açılan davalarda da mahkemece eski tarihli resmî belgelere göre taşınmazların kısmen orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle anılan parsellerin tapuları kısmen iptal edilmiş ve bu kararların Dairece onandığı ulusal yargı ağı bilişim sisteminde yapılan inceleme ile anlaşılmıştır. Bu nedenlerle, hükme dayanak alınan orman bilirkişi kurul raporu, dava konusu taşınmazın öncesi ve şimdiki hukuki niteliğini belirlemeye olanak vermemektedir. Bilirkişilerin yargı denetimine olanak vermeyen soyut, yetersiz ve çelişik raporlarına dayanılarak hüküm kurulamazO halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ile en eski tarihli memleket haritasının üretildiği en eski tarihli hava fotoğrafı, amenajman planı, komşu 102 ada 6, 7 ve 12 sayılı parsellerin dava konusu olduğu sırasıyla ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/05/2007 gün ve .../...-.../... sayılı ve 01/11/2012 gün ve .../...-.../... sayılı dosyaları ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/01/2010 gün ve .../...-.../... sayılı dosyası ve komşu 102 ada 10 sayılı parselin kesinleşme durumunu gösterir kadastro tutanak ve tapu kayıt örneği ile şayet eldeki bu dosya gibi kadastro tespitinden sonra dava konusu yapılmış ise dava dosyası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ... ve ... ... ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisi bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler harita ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli, yine bilirkişilere hava fotoğrafı ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, yine çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi inceletilerek, taşınmazın üzerindeki ağaçların cinsi, yaşları, dağılım ve kapalılık oranları ile komşu 102 ada 6, 7, 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların hükmen oluşan son durumları da gözönüne alınarak taşınmazın orman içi açıklık olup olmadığı hususlarını değerlendirecek şekilde bilirkişilerden krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ... ile müdahil davacı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/02/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.