Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1911 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 15612 - Esas Yıl 2010
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 5831 Sayılı Yasanın 8. Maddesi ile değişik 3402 Sayılı Yasanın ek 4. Maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında, K…….. Mahallesi 561 ada 1385 sayılı 2/B parselinin kadastro tutanağının beyanlar hanesine Y.... Y.. vd. zilyetliğinde olduğu şerhi verilmiştir. Davacılar, taşınmazın kendi zilyetliklerinde olduğunu belirterek dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli, K...... Mahallesi 561 ada 1385 sayılı parseller, 2/B madde uygulaması nedeniyle tarla niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiş, tutanağın beyanlar hanesinde de ''6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır."; ayrıca, ''taşınmaz S...... oğlu Y.... Y.. ve Y.... evlatları F.... D...., F.... K......., A.... Ş.....'ün kullanımındadır'' konularında şerh konulmuştur. Dava, tespit tutanak maliki olan Maliye Hazinesine yöneltilerek açılmış, tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı gerçek kişilere husumet yöneltilmemiştir. Mahkeme ise, işin esasına girerek keşif ve uygulama yapmadan dava koşulunun bulunmadığı, davacının davasının dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar vermiştir. Dava, ister taşınmaz mülkiyetinin akatarılmasına ilişkin kadastro tespitine itiraz, isterse 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış olsun, kural olarak; bu tür davaların, tespit malikleri ile, tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı kişi ya da kişilere husumet yöneltilerek açılması zorunludur. Somut olayda; 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tarla niteliği ile tesbiti yapılan taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılan bu davada husumetin kadastro tespit tutanak maliki olan Hazine ile tutanağın beyanlar hanesinde ismi yazılı bulunan gerçek kişilere birlikte yöneltilmesi gerekir. 2924 Sayılı Orman K.....lerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkındaki Yasada orman rejimi dışına çıkartılan yerlerde yapılacak kullanım kadastrosunda bu yerlere muhdesat ile tasarruf edenler hakkında ne gibi işlem yapılacağı belirtildiği gibi, 27.01.2009 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasına eklenen 4. madde şöyledir "EK Madde 4 - 6831 Sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 Sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 Sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir. Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.". Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 Sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir. Zilyetlik şerhine ilişkin itiraz iddia ve davaların 3402 Sayılı Yasanın 11. maddesindeki askı ilan süresinde ve kadastro mahkemesinde açılması gerektiğinden mahkemece 27/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Yasanın Ek 4. maddesi hükümleri dikkate alınmadan, 4127 sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesi hükümlerine göre yasaya aykırı gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle; mahkemece, tutanağın beyanlar hanesinde isimleri yazılı gerçek kişilere husumet yöneltilmek sureti ile taraf oluşturulduktan sonra, tarafların ileri sürecekleri delillerinin toplanması ve bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 01/03/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.