Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Kadastro sırasında S……Köyü, 609 parsel sayılı taşınmaz 215 hektar 4500 m²² olarak 07.02.1975 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/537 sayılı dosya ile davalı olduğu açıklanarak orman niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Gerçek kişilerin itirazı üzerine, Tapulama Komisyonunca, 609 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) 682.500 m²², (B) 272.000 m²², (E) 317.500 m²²'yüzölçümündeki bölümlerin orman niteliği ile Hazine adına, (C), (D) ve (F) harfleri ile gösterilen bölümlerin de orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanarak gerçek kişiler adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, komisyon kararının tebliği üzerine gerçek kişiler tarafından orman sayılan yer olarak kabul edilip, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilen bölümlerin değişik kesimlerine dava açılmış, yerel mahkemece açılan bu davalar birleştirilmiştir. Mahkemece, 1979/20 sayılı dosyada davacı olan T……..'nın davasının reddine, katılan N……….tarafından dava edilen taşınmazın 2590 sayılı mera parselinde kaldığından dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, 1971/21 sırada kayıtlı olup birleştirilen bu davanın davacısı olan F……… E……..'nin davasının reddine, 1979/40 sayılı davanın davacısı H………'in davasının kabulüne, 609 parsel içinde kalan, krokide belirlenen 23.800 m²²'lik kısmın ifraz edilerek son parsel numarası altında H……… Mirasçıları, (D) harfiyle gösterilen bölümde kalan 46.400 m²²'lik yerin İ…….. mirasçıları, yine krokide (D) harfi ile gösterilen bölüm içinde kalan 2600 m²²'lik, (C) harfiyle gösterilen bölüm içinde kalan 24.500 m²²'lik kesimlerin R…….. ve arkadaşları adlarına, (A) harfiyle gösterilen 1.319.500 m²²'lik bölümün de orman niteliği ile Hazine adına, (F) harfiyle gösterilen alanda kalan 23.800 m²²'lik bölümün miktarı düşüldükten sonra kalan 682.200 m²²'lik bölümün 609 parselden ifraz edilerek H……… ve arkadaşları adlarına tapuya tescillerine karar vermiş, hüküm gerçek kişiler tarafından dava konusu edilip, orman sayılan yer kabul edilen bölümler ile yine N………. tarafından açılan ve görevsizlik kararı verilen bölüm ile Hazine tarafından da krokide (D) ve (C) harfleriyle gösterilen bölümler ile 609 parsel içinde gösterilen 23.800 m²²'lik bölümlere yönelik olarak temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/05/2000 gün ve 1999/1511-2000/4296 sayılı kararı ile "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan 05.06.1986 tarihli uzman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda, raporun giriş kısmında 1/25000 ölçekli memleket haritasının zemine ablike edildiğinin açıklanmasına karşın, taşınmazın 1.319.500 m²²'lik bölümünün orman sınırları içinde kaldığı açıklandığı halde, 785.000 m²²'lik (komisyonca orman sayılmayan) bölümün ise, memleket haritasında ne olarak göründüğü açıklanmamış ve kapsadığı alan anılan haritada gösterilmeyerek, konumu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir. Ayrıca, yerel mahkemenin oluşturduğu kararda orman sayılan bölümün orman bilirkişilerin düzenledikleri rapora, orman sayılmayan ve gerçek kişiler adlarına tapuya tescillerine karar verilen bölümlerin fen bilirkişi raporuna dayanak yapılarak hüküm oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun mahkeme ve Yargıtay denetimine açık olması gerekir. Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda taşınmazın bazı bölümlerinin öncesi incelenmeden, konumu saptanmayarak, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık olmayan rapora dayanılarak ve hükme gerek orman bilirkişisi raporu, gerekse fen bilirkişisi raporu birlikte dayanak alınarak tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulamaz. Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/537 sayılı dosyasıyla davalı olduğu tespit tutanağında açıklanmıştır. Anılan davanın Sığırcılı Köy tüzel kişiliği ile H……… arasında devam edip, 01.10.1975 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, tespit tarihine göre de davanın derdest bulunduğu anlaşılmaktadır. Anılan davada Köy tüzel kişiliği taraf olmasına rağmen, eldeki davada taraf değildir. O halde; öncelikle, anılan Köy tüzel kişiliğinin davaya katılımı sağlanmalı, kanıtları sorulduktan sonra yeniden yapılacak keşifte; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde, orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli çekişmeli taşınmazın memleket haritasına göre, konumu saptanıp; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilip, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bunlardan ayrı olarak, N……. tarafından açılan ve yerel mahkemece 2590 nolu mera parselinde kaldığından dolayı görevsizlik kararı verilen bölüm hakkında anılan parsel tutanağı getirilmeden ve kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeden görevsizlik kararı verilmesi, yine fen bilirkişisinin krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölüm içinde kalan 5000 ve 3500 m²²'lik bölümlerin 608 parsel içinde kaldığı saptandığına göre, anılan parsel tutanağı getirtilerek, görev durumunun tartışılmaması doğru görülmemiştir."nedenleriyle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak 10/6/2003 ve 11/9/2003 tarihli bilirkişi raporlarında 609 parsel sayılı taşınmazın A - B - E - G ile gösterilen toplam 1311200 m2 yüzölçümündeki bölümlerin orman vasfı ile aynı parsel adı altında tapuya tesciline, F ile gösterilen bölümdeki 23800 m2 taşınmazın H…….. mirasçıları adına, F ile gösterilen bölümdeki H……… mirasçıları adına tescil edilen 23800 m2 ve orman olarak hazine adına tescil edilen 39200 m2 yüzölçümündeki bölümler dışında kalan 643000 m2 taşınmazın H………. ve arkadaşları. adlarına, D ile gösterilenkısımdaki 2600 m2 bölüm düşüldükten sonra geri kalan 46400 m2 taşınmazın İ…….. Kızı N………. ve arkadaşları adlarına, C ile gösterilen 67500 m2 ve D ile gösterilen 2600 m2 toplam 71100 m2 taşınmazın Ş……… oğlu H………. ve arkadaşları. adına tesciline, N…….. 'in davasının kabulü ile 2590 parselin 11600 m2 bölümünün bu parselden ifraz edilerek ayrı parsel olarak adına tesciline,karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır. Hazine ve Orman Yönetimin temyizi çekişmeli 609 sayılı parselin yerel mahkemece kişiler adına tescil kararı verilen F, H, C ve D ile gösterilen bölümleri ile 386 parsel sayılı taşınmazın bitişiğindeki 23800 m2 ve 25590 sayılı mera parseli içinde ve 1372 nolu vergi kaydı kapsamında kabul edilerek N……… adına tescil kararı verilen 11600 m2 yüzölçümündeki taşınmazlara yöneliktir. 609 parsel sayılı taşınmazın geri kalan bölümlerinin orman niteliğinde olduğu ve yine 2590 sayılı parselin geri kalan bölümünün mera niteliğinde olduğu kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaza komşu 608 parsel sayılı taşınmaz ise orman olarak kesinleşmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; Yerel mahkemece davacı gerçek kişilerin dayandıkları vergi kayıtları ile tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve kadastro sırasında varsa revizyon gördüğü tespit tutanakları dosyaya getirtilmemiş ve çevre taşınmaz dayanaklarından yararlanılarak yöntemince zemine uygulanmamış ,duraksamaya yer vermeyecek biçimde kapsamı belirlenmemiştir. Dairemizin hükmüne uyulan 09/05/2000 gün ve 1999/1511-2000/4296 EK sayılı karında da açıklandığı üzere, dava konusu 609 parsel sayılı taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/537 sayılı dosyasıyla davalı olduğu tespit tutanağında açıklanmıştır. Anılan davanın Sığırcılı Köy tüzel kişiliği ile Hüseyin arasında devam edip, 01.10.1975 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, tespit tarihine göre de davanın derdest bulunduğu nedeniyle, malik hanesi açık olacağına göre, mahkemece 3402 Sayılı Yasanın 30/2 maddesine göre araştırma yapılması, çekişmeli taşınmazın gerçek hak sahiplerinin adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.O halde; yerel mahkemece, öncelikle, dava konusu taşınmazı komşu S…… Köyü kadastro sahasında kalan parseller ve kuzeyindeki komşu parseller ile irtibatlı kadastro pafta fotokopisi örneği kadastro müdürlüğünden getirtildikten sonra, S…… Köyü kadastro sahasında kalan komşu parseller paftadan tespit edilerek bu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanağı belgeler ile revizyonları değişiklikleri ile,yine çekişmili 609 sayılı parselin bat ve güney yöndeki komşusu S……… Köyüne ait dosyada yer almayan tespit tutanak ve dayanakları birlikte bulundukları yerden getirtilmelidir. Bundan ayrı, davacı gerçek kişilerin dayandıkları tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile varsa krokileri Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve yerel Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya içine konulmalıdır. Dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek (üç) orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı , çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı); davacı kişilerin dayandığı vergi kaydı ile dayanak tapu kaydı , yöntemince zemine uygulanıp, 3402 Sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri çerçevesinde ilk oluşturulan sınırları ile kapsamı belirlenmeli;uygulamada yerel bilirkişi ve tanık beyanları, komşu parsel dayanak kayıtlarından yararlanılarak denetlenmeli, asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir. Ayrıca bilirkişi raporunda krokide H ile işaretli bölümün orman vasfında olduğu, ancak, 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi bulunduğu açıklanmış ise de, bu husus dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyması, devlet ormanı ya da devletleşen ormanlara bitişik olmaması halinde söz konusu olabileceğinden, yukarıdaki yöntemle yapılan araştırmadan sonra, dava konusu taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın G ve H bentleri kapsamında olup olmadığı tartışılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 01/12/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.