Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1615 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 656 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında, Ayvalıpınar Beldesi 512 ada 22, 513 ada 2, 6 ve 9 parsel sayılı sırasıyla 1916.66 m2, 15118.26 m2, 1592.71 m2 ve 9435.18 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 870-817 ve 872 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazların kısmen kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre 13.10.1990 tarihnde başlamış ve 07.02.1996-07.03.1996 tarihleri arasında ilanı yapılmış, çekişmeli parseller kısmen orman alanı dışında, kısmen içinde bıraklımış ve tahdit 08.03.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dairece iade kararı sonucu düzenlettirilen 10.12.2007 havale tarihli kadastro TeknisyeniYusuf Tuşucu ve Orman Mühendisi Halil Süel tarafından düzenlenen ek rapor ile, yine aynı bilirkişilerce 17.10.2006 tarihinde düzenlenen ve karara dayanak alınan rapor uygulama ve sonuç yönüyle birbiriyle çelişmektedir. Karara dayanak raporda taşınmazların konumu memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğralarına göre belirlenmiş, ek raporda ise; kesinleşen tahdit haritası dikkate alınmıştır. Dayanak raporda çekişmeli taşınmazlar resmi belgelerde orman sayılmayan yerlerden olduğu söylendiği halde, kesinleşen tahdit haritasının kadastro paftası üzerine aplike eden ek raporda ise, çekişmeli taşınmazların kısmen tahdit içerisinde kaldığı saptanmıştır. Raporlar bu nedenle çelişkili olup, birbiriyle çelişen raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Bölgede 3402 Sayılı Yasanın 4. madde uygulamalarına esas alınmak üzere yapılan ve tutanakların kesinleşmesiyle birlikte kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Davacı Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazların kısmen kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kaldığı savı ile dava açmış ve dava dilekçesine kadastro paftası ile orman tahdit haritasının birbiri üzerine aplike edilmiş uygulama haritasını eklenmiştir. Kural olarak; bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının saptanması, o yerde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu varsa, kesinleşen tahdit haritasının uygulanması suretiyle, orman sınırlaması yapılmayan veya sınırlamanın ilk olarak yapıldığı yerlerde ise; bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Somut olayda; 1995 yılında 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan ve 1996 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel Arazi Kadastro Komisyonları kadastro işlemlerinde kültür arazileri ile mera ve orman gibi kamu mallarının sınırlarının belirlenmesinde orman kadastro haritalarına ve dayanağı olan çalışma tutanaklarına uymak zorundadırlar. İşte; orman kadastro haritasına uyulmaması yönetimin kesinleşen tahdide dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açmasına neden olmuştur. Bu durumda; hukuki sorunun memleket haritası, hava fotoğrafı ve amanejman planından oluşan resmi belgelere göre değilde, kesinleşen orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekir. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir kadastro tesnisyeni veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı ““orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.”” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin ““Teknik İşler”” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 04.02.2008 günü oybirliğiyle karar verildi.