Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1607 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12347 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, 29.12.2010 havale tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Ulukapı Köyünde bulunan yaklaşık 20000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanununun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescili istemiyle dava açmış, davalı Hazine cevap dilekçesiyle taşınmazın TMK’nın 713/6. maddesi gereğince Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın kısmen orman olduğu, orman sayılmayan bölümde ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine ve (A) harfi ile işaretli 7934,56 m² yüzölçümündeki taşınmazın ham toprak; (B) harfi ile işaretli 10362,26 m2 taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.Kararın temyizi üzerine Dairemizin 2014/2558 E. 2014/4937 K. sayılı kararıyla “...Mahkemece, çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile işaretli bölümünün eski tarihli resmî belgelerde çalılık niteliğinde, % 13-16 eğimde ve 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesi anlamında orman sayılan yerlerden olduğu, (A) bölümünün ise orman sayılmayan yerlerden ise de zilyedlik koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.Şöyle ki; taşınmazın (B) harfi ile işaretli bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu yöntemince belirlenmiş ise de; uzman ziraat bilirkişi tarafından (A) bölümünün, üzerinde damlama sulama sistemi kurulu, 25-30 yıllık tarım arazisi olduğu açıklanmış, mahkemece taşınmazın ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/165 sayılı dosyasında mahkumiyet kararına konu olduğundan söz edilmişse de; 08/10/2013 tarihinde kararın bozulduğu ve ayrıca taşınmazın fen bilirkişi raporuna göre, 3367 sayılı kanun kapsamında, Köy Yerleşim Yeri Tesbit Komisyonunun 15.04.2003 gün ve 6 sayılı kararı gereği ..., ..., ..., ... ve ... adalarda bulunan köy yerleşim alanı parselasyon sahasında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının getirtilmemiş, tescil tarihleri ve tescil tarihine kadar davacı yararına zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamıştır. Çekişmeli taşınmazla aynı konumda bulunan ve doğuda ..., ... ve ... adalarda kalan aynı soyadlı kişilerce açılan tescil davalarına konu olan taşınmazlar hakkında 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen bir başka kararın da Dairenin 26/11/2012 gün ve 2012/5347 -13299 sayılı kararıyla zilyedlik ve orman araştırması yönünden bozulduğu anlaşılmaktadır.O halde, (A) harfi ile işaretli taşınmaz bölümü yönünden uzman ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz üzerindeki imar ve ihya işlemlerinin başladığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı sorulup saptanmalı, komşu ... ada ... ve ... parselin tesbitine esas alınan tapu ve vergi kaydı varsa, keşifte gereği gibi uygulanmalı, sözü edilen belgelerin dava konusu taşınmazları nasıl sınır gösterdiği saptanmalı, 3367 sayılı Kanun hükümleri uyarınca köy yerleşim alanı olarak kabul edilip, köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil edilen bölümde kalan taşınmazların tapu kayıtları getirtilmeli, tescil tarihine kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığı araştırılmalı, tescil tarihinden itibaren bu taşınmazlar kamu emlakine dönüşmüş olacağından ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tescil mümkün olamayacağından, koşulları varsa mülkiyetin tesbitine karar verilmeli, bundan sonra elde edilecek delillerin tümü değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır "... gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; mahkemece davacı tarafın davasının dava konusu edilen ... ... mahallesi 2010/1040 Esas sayılı Fen Bilirkişileri ... ve ...'ın 02/01/2013 tarihli raporu ve eki krokisinde (B) ile gösterilen 10362,26 m²'lik yer yönünden reddine ve (B2) ile gösterilen 2834,48 m²'lik yerin orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, (B1) ile gösterilen 7527,78 m²'lik yerin köy yerleşim alanında bulunup tapuya tescil edilmiş olması nedeniyle bu yer yönünden davacının ve davalı Hazinenin tescil isteminin reddine,Davacının davasının ... ... ... mahallesi 2010/1040 Esas sayılı Fen Bilirkişileri ... ve ...'ın 02/01/2013 tarihli raporu ve eki krokisinde (A) ile gösterilen 7934,56 m²'lik yer yönünden kabulü ile; (A1) ile gösterilen 986,19 m²'lik yerin aynı köy son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya tarla vasfı ile tesciline, (A2) ile gösterilen ve köy yerleşim alanında kalıp tapuya tescil edilmiş olan ... ada ... parselde kalan 184,24m², 20 parselde kalan 72,49m² yol olarak bırakılan toplam 1160,84 m², ... ada ..., ...,...,... ve ... parsel sayılı taşınmazların tamamı, ... ada ... parselin 262,25m²'lik kısmı, ... parselin 432,97 m²'lik kısmı, ... parselin 559,58m² lik kısmı, ... parselin 290,25 m²'lik kısmı, ... parselin 126,04 m²'lik kısmı, ... parselin 178,73 m²'lik kısmı, ... parselin 602,33 m²'lik kısmı olmak üzere toplam 6948,37 m²'lik yerde davacının mülkiyet hakkı olduğunun tespitine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu daha sonra 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Genel arazi kadastrosu işlemi 01.04.1967 tarihinde kesinleşmiş, taşınmaz kadastro sırasında çalılık olarak tesbit harici bırakılmıştır.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.