MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Hazine vekili 01.04.2004 tarihli dava dilekçesinde, ... tarafından açılan ve ... ile ...'un müdahil oldukları tescil davasının ...... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/23-81 sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılaması sonunda mahkemece, davanın reddine karar verildiği iddiasıyla ....... Köyü, ..... Mevkiinde bulunan 2003/23-81 sayılı dosyada düzenlenen krokide (A) ve (B) ile gösterilen tapulama harici bırakılan yerlerin Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.Yargılama sonunda mahkemece, dava konusu taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı ve davalılardan ...'a ait Mayıs 1949 tarih 23 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı, davalılardan ... ve onun babası tarafından 60 yıldır kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, orman kadastrosu yapılmamıştır.Genel arazi kadastrosu 1989 yılında yapılmış, 28.11.1989 ilâ 29.12.1989 tarihleri arasında yapılan ilânından sonra kesinleşmiş, çekişmeli taşınmazlar bu işlemde orman alanında kaldığından söz edilerek paftasında orman alanı olduğu işaretlenip kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeyerek kadastro harici bırakılmıştır.Mahkemece, dava konusu taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı, davalılardan ...'a ait Mayıs 1949 tarih 23 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı ve davalılardan ... ve onun babası tarafından 60 yıldır kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava, TMK'nın 713. maddesi hükümlerine göre açılmış tescil davasıdır. Böyle bir davada TMK'nın 713/4. maddesine göre tescile konu edilen yerin gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunması gerekir. Mahkemece, kanunun bu hükümlerine uyulmamıştır. Ayrıca, taraflar arasında görülen ...... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/23-81 sayılı dosyası kapsamında yer alan belge ve bilgiler mahkemece gözetilmediği gibi, 2007 yılında yapılan keşif sonrasında orman bilirkişisinin 06.04.2008 tarihli raporunda taşınmazın etrafındaki ormanlarla orman bütünlüğü oluşturduğu, bitki örtüsü ve toprak yapısının ormanlık alanları karakterize ettiği, tarih belirtmeksizin en eski olduğu söylenen memleket haritasında renksiz ancak orman işaretli yerlerden olduğu, bu haliyle taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, 2012 yılında yapılan keşif sonrasında orman bilirkişisinin 16.10.2012 tarihli raporunda taşınmazın etrafındaki ormanlarla orman bütünlüğü oluşturmadığı, bitki örtüsü ve toprak yapısının ormanlık alanları karakterize etmediği, tarih belirtmeksizin en eski olduğu söylenen memleket haritasında açık alan olarak görüldüğü, bu haliyle taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, dosya kapsamındaki ziraat bilirkişi raporlarında ise, taşınmazlarda 50 yılı aşkın süredir tarım yapıldığı belirtilmiştir. Bu olgulara göre, dosya kapsamındaki raporlar kendi içinde çelişkili olduğu gibi taşınmazların gerçek durumunu ortaya koymaktan uzak ve yetersizdir. Yetersiz ve çelişkili rapora göre hüküm kurulamaz. O halde; öncelikle, TMK'nın 713/4-5 maddesi gereğince gazete ile bir defa ve ayrıca taşınmazların bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân edilmesi ve son ilân tarihinden başlayarak üç aylık itiraz süresi beklendikten sonra, yörede orman kadastrosu yapılmadığına göre dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile, davanın açıldığı 01.04.2004 tarihinden 15-20 yıl önce ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, (1984'lü - 1989’lu yıllara ait, yok ise 1974 ve sonraki yıllara ait) bulunduğu yerlerden istenerek, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve önceki bilirkişiler dışında ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılarak, getirtilen belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise dava konusu taşınmazların 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazların kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olması o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazların öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazların değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazların imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, 1984'lü-1989’lu yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazların o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazların fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taraflar arasındaki kesinleşen ...... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/23-81 sayılı dosyası kapsamında yer alan belge ve bilgiler de dikkate alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.