Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1470 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 11249 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi birleşen davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ... köyü ... ada ... parsel sayılı 1328 hektar 5922,52 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, Haziran 1990 tarih 36 ve Kasım 1967 tarih 131 sıra nolu tapu kayıtlarına dayanarak parsel içinde tapulu taşınmazlarının bırakıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde 1971 yılında seri bazda orman kadastrosu yapılarak kesinleştiği ve 2007 yılında yapılan genel kadastro da taşınmazlara ada parsel numarası verilerek Devlet Ormanı niteliği ile Hazine adına tesbitinin yapılmasının davacıya dava açma hakkı vermeyeceği ve hak düşürücü süreler geçtiği gerekçeleriyle davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı ... ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairemizin 18/10/2011 gün ve 2011/7836-11728 sayılı kararı ile "...yapılacak keşifte taşınmazın 1971 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmeli, taşınmazın orman kadastro sınırları dışında kaldığının anlaşılması halinde ise kadastrosu yapılan orman serisi dışında kalan yerlerde bir orman sınırlandırılmasının varlığından söz edilemeyeceğinden, bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadıkları ve hukuki durumlarının eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması, üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, eğimi ve çevresinin de incelenmesi sonucu belirlenmesi, davacının tutunduğu Nisan 1938 tarih 43 ve 709 numaralı tapu kayıtları ilk geldisinden itibaren tüm gittileri ile getirtilip uygulanmalı, mahalline uyduğu tesbit edildiği takdirde, tapu kayıtlarının eski tarihli resmi belgelerdeki nitelendirilmesine göre 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukuki geçerliliğini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, kaydın sahibi lehine olduğu kadar aleyhine de delil olabileceği düşünülmeli ve taşınmaz 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklığı niteliğinde bulunup bulunmadığı saptanmalı...” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, dava konusu taşınmazın seri usulde yapılan orman kadastrosunun dışında kaldığı, davacının dayandığı tapu kaydının taşınmaza uyduğu, ancak dört tarafının orman ile çevrili olması nedeniyle orman içi açıklık niteliğinde bulunduğundan özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 19.11.2013 gün ve 2013/7820-10314 sayılı kararı ile "...6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık konumunda olan taşınmazlar zilyetlik yoluyla kazanılamaz. Davacı tapu kaydına dayalı olarak dava açtığına ve dayanılan tapu kaydının taşınmaza uyduğu belirlendiğine göre orman içi açıklıkların tapu kaydına dayalı olarak tescil edilmesi mümkündür.Bu nedenle; dayanak tapu kaydının 2510 sayılı Kanuna göre oluştuğu nazara alınarak varsa tescil krokisi ve krokiye göre belirlenecek 2510 sayılı Kanuna göre oluşmuş komşu taşınmazların tapu kayıtları ile revizyon parsellerinin tesbit tutanak suretleri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle dayanak tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, 13.11.1967 tarih 131 sıra sayılı tapu kaydının kapsamı belirlenirken taşınmazın 1/2 hissesinin devir edildiği gözetilmeli, dayanılan tapu kayıtları kroki veya haritaya dayanmakta ise 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesi gözetilerek, dayanak tapu kayıtları harita veya krokiye dayanmamakta ise değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli ve anlatılan şekilde belirlenen tapu miktarı kısmın davacı adına tesciline karar verilmelidir..." gereğine değinilerek bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı tarafından açılan kadastro tespitine itiraz davasının kısmen kabul, kısmen reddine, Ardahan ili, merkez ilçesi, Bağdeşen köyü sınırları içerisinde bulunan ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 15/06/2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 10500.728 m²'lik bölümün aynı ada son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 15/06/2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda (D) harfi ile gösterilen 5999.365 m²'lik bölümün aynı ada son parsel numarası verilerek taşınmazın 2 pay kabul edilerek 1 payın davacı ... adına, 1 payın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunda (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler çıkarıldıktan sonra kalan kısmın aynı ada parsel numarası ile orman niteliği ile özel siciline tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere 1971 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 2007 yılında 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosun da dava konusu edilen taşınmazların ... ada ... sayılı orman parseli içinde bırakıldığı anlaşılmıştır.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ... ada ... parselin (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacının dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı belirlenerek davanın kısmen kabulü yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 6831 sayılı Orman Kanununun 11/4. maddesine göre ormanlar Hazine adına tapu kütüğüne kaydedileceğinden mahkemece ... ada ... parselin (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler çıkarıldıktan sonra kalan kısmın aynı ada parsel numarası ile orman niteliği ile özel siciline tesciline karar verilmesi doğru değil ise de belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün dördüncü bendindeki “Özel siciline” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “Hazine adına tapuya” ibaresi yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 23/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.