Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1462 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8632 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiD.DAVACI : .......... YönetimiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ........... ve dahili davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R2002 yılında yapılan kadastro sırasında ........... Köyü 102 ada 106 ve 107 parsel sayılı sırasıyla 2.258,69 m2 - 4.920,71 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsiz ve belgesizden ırsen intikal, paylaşım ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve tarla niteliği ile davalı ... adına tesbit ve tescil edilmişlerdir.Davacı ...........; 102 ada 106 ve 107 parsel sayılı taşınmazların orman sınırları ile çevrili olduğunu, zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davalı yararına oluşmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ........... adına tescili istemiyle dava açmıştır.Dahili davacı ... Yönetimi; çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek orman niteliği ile ........... adına tescilini istemiştir.Mahkemece; dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm ........... ve .......... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali tescil ve orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1965 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu, daha sonra 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, çekişmeli taşınmazlar 2002 yılında yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu sırasında orman tahdidi dışında bırakılmışlar ise de dört tarafı Devlet ..........ı ile çevrili olup, orman bütünlüğü içinde bulunmakta ve 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklığı niteliğindedirler. Davalı tapu kaydına da tutunmamıştır.6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli .......... Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no'lu .......... Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli .......... Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan .......... Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan .......... Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan .......... Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. 6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2 Devlet ..........ları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.Devlet ..........larının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval .......... Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali). Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim, derhal el koyma hakkına sahiptir. .......... içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan .......... Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazların memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları]. Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, kanun gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan .......... Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet ..........ı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacı ...........nin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazların özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın reddi yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ........... ve .......... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.