Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı gerçek kişi 20.12.2010 günlü dilekçesiyle davalı sıfatıyla Hazineyi hasım göstererek, eski E…… köyü Madendere mevkii 312 yeni 102 ada 169, eski 316 yeni 102 ada 161 sayılı parsellerin tapuda kendi adına kayıtlı olduğu, iyi niyetle satın aldığı ve iyi niyetle mülkiyetinde bulundurduğu, daha sonra Hazine tarafından parselin 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, tapusunun iptali ve Hazine adına tescili istemiyle açtığı davanın kabulüne, parsellerin tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline ilişkin mahkeme kararlarının kesinleştiği, 102 ada 161 sayılı parsel ile ilgili K... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.09.2006 gün ve 2006/76-282 sayılı kararı ile, 102 ada 169 sayılı parsel ile ilgili K... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2006 gün ve 2006/37-301 sayılı kararının Yargıtay Denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiği, tapu sicilinin tutulması nedeniyle bu şekilde zarara uğradığı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 312 (102 ada 169) parsel için 70.000,00.-TL, 316 (102 ada 161) sayılı parsel içinde 30.000,00.-TL' nin yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile kendilerine verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli 312 (102 ada 169) parsel için 70.000,00.- TL, 316 (102 ada 161) sayılı parsel içinde 30.000,00.- TL tazminatın Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali üzerine tapuya güven ilkesi gereğince Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir.Mülkiyet hakkı, Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan yasalarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Yasayla değişik Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), TURGUT VE DİĞERLERİ-TÜRKİYE davası kararında, Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamamasını ihlal nedeni olarak saymış, KÖKTEPE-TÜRKİYE davasında ise, başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak, gösterilen tabiatın ve ormanların korunması amacının 1 No.'lu Ek Protokol'ün 1. maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklemediğinin belirlenmesi için, iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden, mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir.Tapusu iptal edilen parsellerin arsa olmayıp arazi olduğu yönünde taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı gibi mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Uyuşmazlık taşınmazların değerinin, dolayısıyla davacı zararının saptanmasında kullanılan yönteme ve hesaplanan tazminat miktarına ilişkindir.Tapusu iptal edilen taşınmazın değeri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu kullanılması halinde, ekilecek ürünlerin ve bu ürünlerin elde edilmesi için yapılacak harcamalar gözönünde tutularak, net gelirin hesaplanması ve bilimsel yolla değerinin bulunması, bedel tespitinde etkisi olan diğer tüm unsurlar dikkate alınarak her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirtilip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek saptanması gerekirken, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda, net gelir esasına göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuyla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/12/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.