Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1443 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8720 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ile müdahil ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili 12/10/2010 dava dilekçesinde özetle; ..... ili, ...... ilçesi, .... köyü ...... mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği, ...'tan 03/04/2006 tarihli zilyetlik devir sözleşmesi ile devralanın tahminen 20 - 25 dönüm civarında taşınmazın eklemeli zilyetlikle birlikte yasada öngörülen sürelerin dolduğu, anılan taşınmazın devralınan ... murisi Cavit Şahin tarafından halen 60 - 65 yaşlarında olan zeytin ve incir ağaçları dikilmek suretiyle imar ve ihya edilerek verimli bir zeytin ve incir bahçesi haline getirildiğini, bu suretle imar ve ihya edilen taşınmaz 2006 yılına kadar nizası, fasılasız kulanılageldiğini ve 2006 yılında zilyetlikle ... tarafından müvekkiline devredildiğini, her ne kadar mevkisi farklı olmakla birlikte dava konusu yerin 1842 parsel olarak ....... adına 14.955,07 m² olarak tapuya tescil edildiği duyumu alınmış olup, taşınmaz tapuya kaydedilmiş ise tapusunun iptali ile aksi halde tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın müvekkili adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.Müdahil ... vekili, 03/05/2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız kullandığını, hatta ondan önce de babası olan Cavit Şahin bu taşınmaza zilyet olduğunu, onun vefatından sonra da davacı müvekkilinin kullandığını, yaklaşık 50 - 60 yılı aşkın süredir bu taşınmaza malik sıfatıyla çekişmezsiz ve aralıksız müvekkilin babasının kullandığını, davacı müvekkil, söz konusu 1842 parsel sayılı taşınmazı 30 yıla aşkın süredir bakıp gözettiğini, taşınmaz içerisinde 55 - 60 yıllık müvekkilinin murisi olan babası Cavit Şahin'in dikip yetiştirdiği zeytin ve incir ağaçları mevcut olduğunu, söz konusu parsel müvekkilin babası tarafından imar ve ihya edilerek incir ve zeytin bahçesi haline getirildiğini, müvekkilin dava konusu taşınmazı tescil davası ile zaman kaybetmek istemediği için ve kısa yoldan tapusunu almak için .......ye başvuru yaptığını ve ....... adına idari yoldan tescilini sağladıktan sonra satış yoluyla .......den tapusunu almak istediğini, ancak bu işlemler başladıktan sonra ve ....... adına söz konusu taşınmaz tescil edildikten sonra aynı taşınmazla ilgili davacı ...'ın açmış olduğu bir tescil davası söz konusu olduğu için .......ce satış işlemlerinin yarıda kaldığını, işbu yüzden de ileride bir hak kaybına yol açmaması için davaya müdahale etme zorunluluğunun doğduğunu, taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ....... davanın reddini savunmuştur.Davalı ... Yönetimi, gerçek kişilerin davalarının reddine taşınmazın orman niteliği ile ....... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davacı ve müdahil davacının davalarının ayrı ayrı reddine, davaya konu ..... ili, ......... ilçesi, ...... Köyünde kain fen bilirkişisinin 14.11.2013 tarihli müşterek raporuna ekli krokide (B), (C) ve (D) harfleri ile belirtilen 14955,70 m²'lik kısmın ....... adına tapuda kayıtlı olduğundan yeniden tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Ekli krokide (A) harfi ile belirttiği toplam 6.701,63 m² yüzölçümlü alanının ..... İdaresinin tescile yönelik isteminin kabulü ile davalı ....... adına orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ile müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil ile tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tescili istemlerine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 03.05.1968 yılında ilân edilip kesinleşen seri usûlde orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 28/06/1951 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.1) Davacı ve müdahil davacının (A) harfli bölümüne yönelik temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve ziraat bilirkişi raporunda bu kısımda deliceye aşılı 2-3 aşı yaşında zeytin fidanları bulunduğu, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığının belirtildiği gözönünde bulundurularak yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, (A) harfli bölümüne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.2) (B), (C) ve (D) harfli bölümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince ise; Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; yörede yapıldığı anlaşılan orman kadastrosuna ilişkin belgelerin tam olarak ve aynı şekilde komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarının getirtilip keşif sırasında uygulanmadığı, orman bilirkişi tarafından 1996 yılı memleket haritası ve 1972 yılı hava fotoğraflarına dayalı inceleme yapıldığı en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları getirtilip taşınmazın bu belgelerdeki konumu ve kullanım durumu, niteliği ile imar ve ihya ile zilyetlik hususlarının araştırılmadığı, taşınmazın (C), (B) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümleri üzerinde aşı yaşları 30'un üzerinde zeytin ağaçları bulunduğu belirtilmesi karşısında bu kısımlarda zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tartışılmadığı anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu nedenlerle; mahkemece, 1968 yılında yapılan orman tahdidi, varsa aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneklerinin eksiksiz olarak, çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir orijinal kadastro paftasının, komşu parsellerin kadastro tutanak ve tapu kayıtlarının, tapu kayıtları dava sonucunda oluşmuş ise o takdirde dava dosyalarının getirtilmesi, taşınmazın bulunduğu yerin niçin ve ne olarak tespit harici bırakıldığının sorulması, önceki bilirkişiler dışında halen ...........Bakanlığı (............. İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun UygulanmasıHakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, komşu parsellerle birlikte dava konusu yerin orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, taşınmazın konumunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.Çekişmeli taşınmaz seri bazda yapılan orman tahdit sınırları içinde kalmıyor ise o takdirde, çekişmeli taşınmaza komşu ve yakın komşu parsellere ait tapulama tutanakları ve eklerinin, varsa dayanak tapu ve vergi kayıt örneklerinin tüm tedavülleriyle birlikte, davalı iseler dava dosyalarının, kesinleştilerse kadastroca oluşan tapu kayıt örneklerinin getirtilmesi, dava konusu yer ve geniş çevresini hep birlikte gösterir orjinal kadastro paftası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmazların üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı, kapalılık durumu ve aşı yaşları ile çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan, dosyada mevcut orman bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderir ve açıklayıcı nitelikte, duraksamaya yer vermeyecek şekilde rapor düzenlettirilmeli; çekişmeli taşınmazın bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalı; imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, taşınmaz hakkında idari yoldan tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve konumunu duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile taşınmazın idari yoldan ....... adına tesciline karar verildiği tarih arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; 1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan ........ Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. m. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz. HGK'nın 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),3) İl, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Kanunun 17/2. m. HGK 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),4) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (HGK'nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20 - 665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7 – 531 - 582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca;A) Keşif sırasında taşınmazın çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,B) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra ....... yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, komşu parseller hakkında açılan davalar gözönünde bulundurulmalıdır.Yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1980-1985 yıllarına ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, hava fotoğrafları; topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli; fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, zilyetlik olgusunun maddî olaylara dayalı olmasından hareketle, maddî olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğundan (B), (C) ve (D) bölümleri yönünden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; (A) harfli bölümü yönünden davacı ve müdahil davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; (B), (C) ve (D) harfleri ile işaretli bölümlere yönelik davacı ve müdahil davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.