Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar S……., N…….. ve R…….. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacılar, yörede yapılan orman kadastrosu sırasında Yayla G…… Köyü 139 adada bulunan parsellerin 3 km uzağında bulunan dört ayrı parçadan oluşan yaklaşık 1200 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın 97 nolu orman kadastro komisyonunca orman sahası olarak orman kadastrosu sınırları içerisinde bırakılmışsa da, taşınmazların 1936 yılında 250, 251 ve 252 tahrir numaralı vergi kayıtları ile murisleri adına kayıtlı ve zilyetliklerinde bulunduğunu, ormanla ilgisi olmadığını ileri sürerek orman kadastrosu işlemlerinin iptali ile bu taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılması, olmadığı takdirde 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılarak zilyet olduklarının belirtilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediğinden görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacılar S....., N.... ve R....... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi hükmüne göre altı aylık askı ilan süresi içinde açılan orman kadastrosuna itiriz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre 22/10/1947 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3402 Sayılı Yasanın uygulamasına esas olmak üzere 3302 Sayılı Yasa hükmüne göre 29/07/2002 tarihinde yapılıp 30/12/2002 tarihinde askı ilamına çıkartılan ve dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Davacılar, 09/01/2003 tarihli dava dilekçelerinde, vergi kayıtları ve irsen intikal eden zilyetliğe dayanarak orman kadastro işleminin iptalini istemişlerdir. Mahkemece keşif ve uygulama yapmadan, yörede 27/12/2002 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın kadastro harici bırakılıp kadastro tesbit tutanakları düzenlenmediği gerekçesiyle görevsizliğe karar verilmiştir. Mahkemenin bu kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; dava, askı ilan süresi içerisinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi hükmüne göre altı aylık askı ilan süresi içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davalarına bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanarak uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi gerekir.Bu nedenle; mahkemece 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp 1947 yılında kesinleşen orman kadastro haritası ve tutanakları ile 3302 Sayılı Yasaya göre yapılan aplikasyon ve 2/B maddesi uygulamasıyla ilgili harita ve tutanakları getirtilmeli, kadastro paftası ölçekleri ile denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek çekişmeli ve komşu taşınmazları gösterecek biçimde zemine uygulanıp davaya konu yerler orman ve arazi kadastro haritaları üzerinde gösterilmeli, bu uygulama sonucunda taşınmazlar 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kalıyorsa aplikasyon işlemi yeni bir orman kadastrosu olmadığından, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, 1947 yılı orman kadastro sınırları içerisinde ve 2/B madde uygulama kapsamında kalıyorsa öncesi Devlet Ormanı olan bu yerin 2/B uygulaması ile ancak Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılabiledeğinden ve yasadan kaynaklanan bu zorunluluk nedeniyle gerçek kişilerin bu gibi yerleri kendileri adlarına orman sınırları dışına çıkartılmasını talep etmekte hukuki yararların ve 2924 Saylıı Yasanın 4127 Sayılı Yasa ile değişik II. maddesine göre orman rejimi dışına çıkarılan yerlerde kadastro yapılması halinde ancak bu durumda kullanan kişilerin beyanlar hanesinde zilyet olarak gösterilebilecekleri, bu durum dışında şerh verme olanağı da bulunmadığından yine davanın reddine, yapılacak uygulamada 1947 yılı orman kadastrosu sınırları dışında kalıyorsa, gerçek kişilerin dava açmakta hukuki yararları bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin ve uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizliğe karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 16/10/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.