Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Kadastro sırasında Karaahmetler Köyü 104 ada 1 parsel sayılı 3.138,95 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 1937 tarih 440 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak tarla niteliği ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Hazine, taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 SayılıYasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosu vardır. Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; davalı yerin % 9 eğimli olduğu, kuzey sınırı itibariyle ormana bitişik olduğu, orman ile arasında ayırıcı unsur bulunmadığı, ormana bitişik yerlerde humus artığı, kök ve kalıntısı ile seyrek olarak meşe ve çam ağaçları olduğu, esmer orman toprağı niteliğinde olduğu, ormandan açıldığı, üzerinde genç meyva ağaçları dikildiği, 1943 uçuş tarihli hava fotoğraflarında, 1947-1948 bütünleme tarihli memleket haritasında ve amenajman planında orman olarak gözüktüğü, orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmıştır. Ziraat mühendisi tarafından düzenlenen raporda ise; çekişmeli yerde 10 yaşlarında kapama vişne ağaçları olduğu, sınırda bulunan orman arazisi ile eğim farkı ile ayrıldığı, ormana özgü bulgu olmadığı, en az 100-150 yıldır tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, ormanla hiçbir ilgisinin olmadığı belirtilmiştir. Her iki rapor bir biri ile çelişik olup mahkemece değinilen çelişki üzerinde durulup yöntemince giderilmemiştir. Ayrıca çekişmeli taşınmazın kadastro paftası ile memleket haritasının ölçeklerinin eşitlenip birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli ve komşu taşınmazların orijinal renkleri ve işaretleri içeren memleket haritasındaki konumları saptanmamıştır. Diğer taraftan Dairemizin geri çevirme kararı üzerine orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlen raporda davalı taşınmazın memleket haritasında orman olarak gözüktüğü açıklanmış ancak rapor ekindeki memleket haritasında, hükme dayanak alınan orman raporu ekindeki memleket haritasında işaretlenen yerden farklı yerde ve açık alanda işaretlenmiştir. Bu durumda karara dayanak alınan uzman bilirkişi raporu çekişmeli yerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Bundan komşu parsellerin tutanak ve varsa dayanak belgeleri getirtilmemiş, komşu parsel denetimi yapılmamıştır. Diğer taraftan kadastro sırasında davalı yere uygulanan 1937 tarih 440 yazım numaralı vergi kaydı taşınmaz başında yapılan keşifte uygulanmamıştır.O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmaz hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu ( bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, dayanak vergi kaydı genişletilebilir sınırları da içerdiğinden, komşu kayıtlardan yararlanmak ve sabit sınırdan başlamak üzere yöntemince zemine uygulanıp, 3402 Sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli); asıl taşınmazın kapsamı orman veya ormandan açma değil ise, miktar fazlasının, sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapmak suretiyle oluştuğu kabul edilmelidir.Açıklanan konular göz önünde bulundurularak çekişmeli yerin çevresindeki taşınmazların niteliğine göre, taşınmazın etrafı ormanla çevrili ise mülkiyet belgesi, tapu kaydı olmadığı takdirde bu tür yerlerin 6831 Sayılı Yasanın 17/1-2 maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmeli, bütün bu konuları kapsayacak, duraksamaya yer vermeyen ortak imzalı rapor ve kroki alınıp çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin biçimde saptanmalıdır. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davada Hazine, katılan davacı sıfatıyla taraf olduğundan bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacının kadastro tespit tarihine kadar bağımsız 20 yıl zilyetliğinin bulunmaması halinde eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, çekişmeli taşınmazın 3083 Sayılı Yasa uyarınca sulu veya kuru arazi olup olmadığı, DSİ Bölge Müdürlüğünden sorulup, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı B…….. K…….'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 13.10.2006 günü oybirliğiyle karar verildi.