MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R1998 yılında yapılan kadastro sırasında ... beldesi ... ada ... parsel sayılı 30984,39 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile davalı adına yapılan tespitin itirazsız kesinleşmesi üzerine taşınmaz 28/01/1999 tarihinde tapuya kaydedilmiştir.Davacı Hazine 16/12/2013 tarihli dava dilekçesi ile taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarının 12/05/1998 yılında tamamlandığı, tutanakların 28.01.1999 yılında kesinleştiği, 5841 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 14.03.2009 tarihi itibari ile 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 17/06/1994 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.Mahkemece, davanın esasına girilmeden 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen "bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet yada diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 23.07.2011 tarihli 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.Değinilen yönler gözetilerek, davacı Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasında bulunulduğu ve bu tür iddiaları içeren davalarda, yargısal uygulamada istikrar kazandığı üzere, 10 yıllık hak düşürücü süre ile bağlı kalınmaksızın her zaman dava açılabileceği gibi, hak düşürücü sürenin geçtiği de ileri sürülemeyeceğinden (H.G.K.’nun 21.02.1990 gün ve 1989/1-700-101, 05.05.1999 gün ve 1999/1-302 -258, 05.05.1999 gün ve 1999/1-304 -260, 30.06.1999 gün ve 1999/1-544-561, 22.03.2000 gün ve 2000/1-209-180, 27.02.2002 gün ve 2002/1-19-97, 09.06.2004 gün ve 2004/1-335-354, Yargıtay 7. H.D.'nin 09.12.2006 gün ve 2006/4206-4268, 14. H.D.'nin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034 ve 20. H.D.'nin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları) mahkemece işin esası incelenerek toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekir (H.G.K.'nun 08.06.2011 gün ve 2011/1- 361 E. ve 2011/390 sayılı kararı).SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.