MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ... 184 ada 1 parsel sayılı 2325,46 m2 yüzölçümündeki taşınmaz senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü ... adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine “dava konusu taşınmazın imar ve ihya edilmediğini, genelde taşlık, kayalık, çalılık, boş yerler olduğunu, tarım arazisi olmadığı, zilyetlik ile iktisap için gerekli zamanaşımının dolmadığını, ileri sürüp tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.Mahkemece; davacı yana keşif giderlerini yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, bu süre içerisinde keşif avansını yatırmaması halinde keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı hususunun usulüne uygun olarak ihtar olunduğu, keşif avansının mahkeme veznesine yatırılmadığı, bu durumda keşif delilinden vazgeçildiği, davanın niteliği gereği keşif yapılmadan iddianın kanıtlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Davanın niteliği kadastro tespitine itirazdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel kadastro 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılmış olup tespit tarihinden önce 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 2008 yılında 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Mahkemece, en son 16/02/2015 günlü oturumda, mahallinde 26/03/2015 gününde keşif yapılmasına ve davacı tarafa masrafları yatırması için tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş ise de keşif ara kararı usulüne uygun değildir. Şöyle ki, Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duyularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (6100 sayılı HMK. m 288 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda; keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin, avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi, bunun doğal sonucu olarak; hakim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (3717 sayılı Kanun m.2); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Yönetmeliğinin gözönünde tutulması zorunludur.Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesi açısından bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (HGK 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E. - 1975/258 K; HGK 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. -1983/141 K. HGK 30.12.1992 t. 1992/16-666 E. - 1992/769 K.; 20.H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198-7040).Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.Kadastro mahkemelerinde, belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi kıyas yoluyla, aynı yasanın 36. maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır.Yukarıda açıklanan Kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin yasal sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 22/12/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.