Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1236 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8216 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ: Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleşen dosya davacısı ... ile davalılardan ...., ...., ..... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ..... Köyü 101 ada 185, 187, 188, 192 ve 193 sayılı parseller, 110 ada 8, 9 ve 10 sayılı parseller ve 111 ada 67, 68, 69, 70, 81 ve 88 parsel sayılı taşınmazlar asliye hukuk mahkemesinin 2007/26 E. sayılı dosyasında tescil davasına konu edildiği ve davanın da derdest olduğu belirtilerek, malik hanesi mahkemece doldurulmak üzere mahkemeye devredilmiştir................. Köyü 143 ada 10 parsel sayılı 6079,72 m2 yüzölçümlü taşınmaz ile, 143 ada 11 parsel sayılı 8986,20 m2 yüzölçümlü taşınmazlar ise; tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın beyanlar hanesine taşınmazların “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı”, 143 ada 10 sayılı paselin ... tarafından kullanıldığı ve fındık ağaçlarının da ...'a ait olduğu, 143 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ise; ................... tarafından fındık bahçesi olarak kullanıldığı ve fındık ağaçlarının ...................a ait olduğu şerhi düşülmüş, tespit kesinleşerek taşınmazlar tapuya tescil edilmiştir.Ancak, mahkemece yapılan keşif sonucu, tescil davasına konu olduğu gerekçesi ile dosya arasına kadastro tutanak aslı gönderilen taşınmazlardan 101 ada 192 ve 193 sayılı parsellerin dava konusu olmadığı, yukarda yazan diğer taşınmazlarla birlikte 143 ada 10 ve 11 sayılı parseller olduğu belirlenmiş, ve 143 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydına “davalıdır” şerhi konularak kadastro tutanak asılları dosya arasına alınmıştır.Davacı ... ve ... vekili; 04.04.2005 havale tarihli dava dilekçesi ile muris ...'ın 2004 Aralık ayında vefat ettiğini, ...... İlçesi, ..... Köyü, ............... Mevkii, ....... Mevkii, ........ Mevkii ile ....... Mevkiinde bulunan 4 adet taşınmazın murisin malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız zilyetliğinde iken ölümü ile zilyetliğinin mirasçılarına geçtiğini, taşınmazların Köy Tüzel Kişiği, Hazine veya üçüncü kişilerle ilgisinin bulunmadığını beyanla dava konusu taşınmazların M.K.nın 713. maddesi gereğince muris ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen ................ Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/262 E. sayılı dosyanın davacısı ...; kendisi dışında muris ... mirasçılarına karşı açtığı dava ile; 2004 yılında vefat eden muris ...'ın ................ Noterliğinden 30.05.1984 tarih ....... nolu düzenleme şeklindeki vasiyetname ile; kendisine ait olan ....... Köyü “...............” mevkiinde bulunan fındık bahçesini vasiyetname ile kendisine verdiğini, sözkonusu vasiyetnamanin ................ ...............lh Hukuk Mahkemesinin 2004/299 E. - 2005/34 K. sayılı ilâmı ile açılarak mirasçılara tebliğ edildiğini, süresi içinde vasiyetnamanin iptali davası açılmadığüından vasiyetnamenin kesinleştiğini ve aynı taşınmazın aynı mahkemenin 2005/55 E. sayılı dosyasında davalı olduğunu belirterek dosyaların birleştirilmesini ve vasiete konu taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.Mahkemece birleştirilen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; ................ Köyü, ...... Dağı Mevkiindeki taşınmazın, vasiyetname gereği birleşen dosya davacısı ve asıl dosya davalısı ... adına tesciline, Köy İçi ve ...... Mevkiinde bulunan taşınmazların tapu kayıtları olması nedeni ile tescil davasına konu edilemeyecekleri, ....... Mevkiindeki taşınmazın da 1947 ve 1948 yılları arasında yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında orman sınırları içerisine alındığı halde, 1744 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı ................ Kanunun 2. maddesi gereğince 1975 yılında yapılan orman kadastro çalışmaları sonucu orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olması nedeniyle her üç parça taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.11.2006 tarih ve 2006/5511 – 6585 sayılı kararı ile hükmün kısmen onanmasına ve kısmen bozulmasına karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mahkemece, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları ile uzman ve teknik bilirkişilerin rapor ve krokilerinin kapsamlarına göre taşınmazların Hazine temsilcisi tarafından ileri sürüldüğü gibi Hazineye ait 3,1 ve 2 sayılı parseller kapsamında kalmadığı belirlenmiştir, Köy İçi Mevkiindeki taşınmaz, 26.6.1986 tarih, 4 sayılı tapu kaydıyla muris ...... ve ..., ........ Mevkiinde bulunan yer ise, 7.10.1938 tarih 4 sıra nolu tapu kaydı ile muris ... adına tapuda kayıtlı bulunduğu saptanmıştır. Tapuda kayıtlı taşınmazların kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılarak tescil davasına konu yapılamaz. Aksi halde çifte tapuya sebebiyet verilmiş olur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, kendiliğinden gözetilir. Bunlar dışında ..... (Doymuşaltı) Mevkiinde bulunan taşınmaz; 3116 sayılı Kanun gereğince 1947 ve 1948 yıllarında yapılan orman kadastro çalışmalarında kesinleşen orman sınırları içerisinde kalan yerlerden olduğu halde, 1744 sayılı kanunla değişik, 6831 sayılı ................ Kanunun 2. maddesi uyarınca 1975 yılında yapılan çalışmalar sonucu bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş olması nedeniyle orman sınırları dışına çıkartıldığı anlaşılmıştır. ................ sınırları dışına çıkartılan bu gibi yerler 3402 sayılı Kadastro Kanunun 18. maddesi gereğince Devlete (Hazineye) kalan yerler olup, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilemezler. Şu halde saptanan bu hukukî ve somut olgular karşısında davacı vekilinin sözü edilen üç parça taşınmaza yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile bu yerlere ilişkin hüküm fıkralarının onanmasına, Her ne kadar Köy Muhtarı ... davalı sıfatıyla davada yer almış bu nedenle davalı Köy Tüzel Kişiliğini temsil edemez ve köyü temsil etmek üzere köy derneğince bir temsilci atanması gerekirse de, üç parça taşınmazla ilgili dava redle sonuçlanmış olup, bu husus sonuca etkili bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin ............... Mevkiinde bulunan ve vasiyete konu yapılan taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; gerçekten bu mevkide bulunan taşınmaz ................ Noterliğinin 30.5.1984 tarih, 3352 yevmiye numarasıyla muris ...... tarafından oğlu ...’a vasiyet edildiği, ................ ...............lh Hukuk Mahkemesinin 14.2.2005 gün ve 2004/299 E. - 2005/34 K. sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunmasına karar verildiği saptanmıştır. Ancak, hüküm taraflara tebliğ edilmediğinden kesinleşmemiştir. Birleştirilen dosyanın davacısı ..., ...’ın diğer mirasçılarını hasım göstermek suretiyle vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin kararın tenfizi ile birlikte vasiyetnameye konu yapılan tapusuz taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur Yararına mal vasiyeti yapılan ...’ın kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılarak taşınmaz edinebilmesi için öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunmasıyla ilgili hükmün taraflara tebliğ edilerek kesinleştirilmesi ve bunun sonucunun beklenilmesi gerekir. Ancak, bu halde ... vasiyetname gereği tek başına mirasçılık sıfatını kazanabilir. İşte o zaman davalı-karşı davacı ... vasiyetname gereği alacağı verâset belgesine ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak tescil davası açma hakkını elde edebilir. O halde; ... vasiyetnamenin tenfiziyle birlikte tapusuz taşınmazın adına tescilini istediğine göre, öncelikle TMK.nun 713/3. fıkrası gereğince davanın Hazine ile ilgili kamu tüzel kişiliği durumunda bulunan ................ Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi, 442 sayılı Köy Kanununun 34-35. maddelerine göre, köye karşı açılan davalarda davalı durumunda bulunan köyü, köy muhtarı temsil eder. Aynı davada köy muhtarı hem davacı, hem de davalı olamaz. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, 442 sayılı Kanununun 20. maddesi gereğince köy derneği tarafından davada köyü temsil etmek üzere bir temsilci seçmesi ve bu işlemin yapılması için durumun ilçe kaymakamlığına bildirilmesi, köyü temsil etmek için seçilen temsilci davaya katıldığı taktirde delillerini bildirmesi için kendilerine süre ve imkan tanınması, böylece taraf teşkilinin sağlanması, bölgede kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise taşınmaz hakkında kadastroca ne gibi bir işlem yapıldığının kadastro müdürlüğünden sorulması, teknik bilirkişinin krokisi de eklenmek suretiyle tescili istenen taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının tapu müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, zilyetlik maddi olaylardan olup yerel bilirkişiler dışında 3402 sayılı Kadastro Kanunun 13 ve 14. maddeleri gereğince aynı zamanda tanıklar aracılığıyla kanıtlanması gerektiğinden HUMK.nun 258 ve 259. maddeleri gereğince tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, TMK.nun 713/4 ve 5. maddeleri uyarınca gerekli yerel ve gazete ilânlarının yapılması, 3 aylık sürenin beklenilmesi, kazanma süresi ve koşullarının açık bir biçimde araştırılması ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ............... Mevkiinde bulunan taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.Davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca sadece ............... Mevkiinde bulunan taşınmaz bakımından bozulmasına karar verilmiştir." denilmiştir.Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sırasında taşınmazların olduğu ................ Köyünde arazi kadastrosu yapılmış, dava konusu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesi ile asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir.Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne; 101 ada 185, 187 ve 188, 110 ada 8, 9, ve 111 ada 67, 68, 69, 70, 81 ve 88 sayılı parsel sayılı taşınmazların................ ...............lh Hukuk Mahkemesinin 09.12.2004 tarih 2004/1750 E. - 2004/1569 K. sayılı mirasçılık belgesinde belirtilen hisseler dikkate alınarak mirasçılar adına miras payları oranında tesciline, 110 ada 10 sayılı parselin ... adına tesciline; 143 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline, 101 ada 192 ve 193 parsel sayılı taşınmazların dava konusu olmadığı anlaşılmakla, tutanaklarının olağan yollardan kesinleştirme işlemlerinin yapılması için Düzce Kadastro İl Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı-birleştirilen dosya davacısı ... ve davalılardan ...., ....., ...... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan tescil davası ile vasiyetnamenin tenfizi ve vasiyetname kapsamında kalan tapusuz taşınmazın tapuya kayıt ve tescili isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında dava konusu taşınmazlar için kadastro tutanağının düzenlenmesi nedeni ile kadastro tespitine itiraz davasına dönüşmüştür.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında seri bazda yapılıp kesinleşen orman kadastro çalışmaları ile 1975 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.Mahkemece dava konusu olduğu belirlenen taşınmazlardan, birleştirilen dosya davacısı ...'ın dayandığı vasiyetname kapsamında kaldığı belirlenen 110 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkin kararın kesinleştiği gerekçesi ile birleştirilen dosya davacısı ... adına, diğer taşınmazların da kök muristen kaldığı kabul edilerek kök muris ...'ın mirasçılık belgesinde belirtilen paylarla mirasçılar adına tesciline karar veilmişse de; dosya kapsamındaki deliller yanlış değerlendirilmiş ve bir kısım taşınmazlar bakımından da yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.Şöyle ki; asıl davada ... ve arkadaşları, kadastro çalışmalarından önce muris ...'dan kalan 4 farklı mevkide bulunan taşınmazların ... mirasçıları adına tesciline ilişkin dava açmış, birleştirilen dosya davacısı ............... ise; Fatma ve Nurhan Aydının dava ettiği taşınmazlardan ............... Mevkiinde kalan taşınmazın babası ... tarafından kendisine vasiyetname ile bağışlandığını, vasiyetnamenin sulh hukuk mahkemesi tarfından açılıp okunduğunu,vasiyetnamenin kesinleştiğini belirterek vasiyete konu taşınmazın tüm mirasçılar adına değil sadece kendi adına tescilini talep etmiş ve dosyalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucu mahkemece; dava edilen 4 farklı mevkide bulunan taşınmazlardan ............... mevkiindeki taşınmazın vasiyetname ile birleştirilen dosya davacısı ...'a bağışlandığı ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek ... adına tapuya tesciline, diğer üç farklı mevkideki taşınmazlar için açılan davanın reddine karar verilmiş ve bu hüküm davacılar ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, yalnız ............... Mevkiinde bulunan taşınmaz açısından hükmün bozulmasına, diğer 3 parça taşınmaz için verilen ret kararının onanmasına karar verilmiş, bu onama ilâmı ile; Köy İçi, Kurtsuyu ve Doymuşaltı Mevkiinde bulunan taşınmazlar için verilen ret kararı kesinleşmiştir. Kararın kesinleşme tarihinden sonra yörede arazi kadastrosu yapılmış, Yargıtay ilâmı ile onanarak kesinleşen taşınmazların da içinde bulunduğu tüm taşınmazlar için temyize konu davadan bahsedilerek malik haneleri mahkemece belirlenmek üzere kadastro tutanakları mahkemeye devredilmiştir. Oysa ki kadastro çalışmalarının yapıldığı ve tutanakların düzenlendiği tarih olan 31.05.2007 tarihinden önce, Köyiçi, Kurtsuyu ve Doymuşaltı Mevkiinde bulunan taşınmazlar için verilen ret kararı yargıtay onama ilâmının taraflara tebliği ve süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeni ile kesinleşmiştir. Buna rağmen, aslında davalı olmadığı halde davalıymış gibi dosya arasına gönderilen Köy İçi, ...... ve ........ Mevkiinde bulunan 101 ada 185, 187 ve 188, 111 ada 67, 68, 69, 70, 81 ve 88 ile 143 ada 10 ve 11 sayılı parseller açısından, kadastro tarihinde bu taşınmazlar için derdest bir dava bulunmadığından bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, inceleme yapılarak tescil hükmü kurulması doğru değildir.Bozma ilâmına konu olan ............... Mevkiinde bulunan 110 ada 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar açısından ise; kadastro tarihinde derdest bir dava olduğundan, bu taşınmazlar için düzenlenen kadastro tutanaklarının malik hanelerinin 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi uyarınca gerçek hak sahibinin belirlenip doldurulmak üzere mahkemeye aktarıldığından ve 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddelerinde kadastro tespit tarihinden önce davalı olan taşınmazlar hakkında mahkemece re'sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazların gerçek niteliği belirlenerek gerçek hak sahibi ya da sahipleri adına tesbit ve tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönde yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuşturO halde, mahkemece, ............... Mevkiinde bulunan taşınmazlar olduğu belirlenen 110 ada 8, 9 ve 10 sayılı parseller açısından yeniden inceleme yapılmalı, bu taşınmazların bulunduğu alanı, yakın komşuları ile birlikte gösterir kesinleşmiş tahdit haritası, en eski tarihi memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları dosya arasına getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen .......... ve ................ Bakanlığı (................ ve ............... İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 16.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren ................ Kadastro Teknik İzahnamesinin 20. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ................ Kadastrosu ve 2/B uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, çekişmeli taşınmazın, orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarındaki durumunun ayrı ayrı gösterildiği, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.Çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdit dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde ise; çekişmeli taşınmaz ve geniş çevresini hep birlikte gösterir orjinal kadastro paftası, en eski tarihli ve tespitten 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ve taşınmazların orman içi açıklık olup olmadığını değerlendirecekleri, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların kesinleşen orman tahdidi içinde kalmayan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı-birleşen dosya davacısı ... ile davalılardan ...., ....., ..... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.