Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12273 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10561 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dilekçesinde özetle; .... köyü, 254 parselde bulunan 100.375 m² taşınmazın müvekkilinin murisi ....'e ait iken, bu taşınmazın intikali ile mirasçıları .... adına intikal olduğunu, tapu kayıtlarında intikalin aynen bu şekilde olduğunu, ancak müvekkili ... ... taşınmazın asıl sahibi ...'in mirasçısı iken tapu kütüğüne intikal aşamasında işlenmediğini, tapu kütüğüne müvekkilinin adının işlenmemesinin Tapu Müdürlüğünün ihmali olduğunu, adına intikal eden mirasçılardan ... kardeşlerin kendi paylarına düşen hisselerini 14/02/1963 tarihinde ... oğlu ....'ye devrettiklerini, kardeşlerden ....'in kendi adına düşen hissesini devretmediğini, ondan sonra da taşınmazın el değiştirerek en son taşınmazın 109/112 hissesinin davalı ....'e geçtiğini, kalan üç hissenin ise .... adına tescil edildiğini, davalılardan ....'in ortaklığın satış yolu ile giderilmesi için .... 1. Sulh Hukuk Mahkemesine 2008/3082 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, davanın kesinleştiğini ve satış kararı verildiğini, .... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/22 satış dosyası ile açık artırma ihale usulü ile satışa çıkarıldığını ve satışın gerçekleştirildiğini, bu satış dosyasının da kesinleşerek taraflara paralarının ödendiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazda hak sahibi olduğunu, müvekkilinin payına düşen hissesi tapu kütüğüne tescil edilmemesi müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını, bu durumda davalılar sebepsiz olarak zenginleşme sağladıklarını, dolayısıyla da davalılar adına olan tescilin yolsuz bir tescil olduğunu, dava konusu taşınmazın tapu kaydının yanlış tutulması tamamen davalı idarenin kusuru olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla .... ili, .... köyü, 254 parsel adresinde bulunan 100.375 m² taşınmazın yanlış tescili nedeni ile müvekkilinin uğradığı zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”. Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup tapu müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de; Yüksek Hukuk Genel Kurulunun HGK.2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir.Temsilcide yanılmanın hukukî yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan Tapu Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/12/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.