Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1227 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3321 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... ile davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili 26.12.2006 tarihli dilekçesiyle, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, ... beldesi, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan yaklaşık 4000,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın müvekkili adına tescil istemiyle dava açmıştır. Davalı ... 27/11/2008 havale tarihli dilekçesiyle, davacı gerçek kişinin davasının reddine ve taşınmazın TMK’nın 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tescili talep edilen taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve bu alanların zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davacı gerçek kişinin davasının reddine, davalı ... tescil talebinin kabulüne ve fen bilirkişisinin 18.05.2010 tarihli raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 4130,79 m² yüzölçümündeki taşınmazın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı ... ... vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/06/2012 tarih ve .../... - .../.. sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece taşınmazın 2/B maddesi kapsamında kaldığı gerekçesine dayanılmış ise de, dosyada raporu bulunan orman bilirkişisi ... ... tarafından hazırlanan rapor, mahkemenin sözü edilen gerekçesini doğrulamadığı, uzman bilirkişi tarafından taşınmazın orman tahdidi sınırları dışında ve tarım alanları içerisinde kaldığı ifade edildiği, ancak uzman bilirkişi tarafından yörede 1744, 3302 ve 4999 sayılı kanunlara göre yapılan orman kadastro haritası ile pafta çakıştırılmadığı için dava konusu taşınmazın orman kadastro haritasındaki konumu denetlenemediği, ayrıca orman ile komşu olan taşınmazın 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının resmi belge niteliğindeki en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının uygulanması suretiyle belirlenmesi gerektiği halde, eski tarihli resmî belgelerin uygulanmadığı yine TMK'nın 713. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları uyarınca yapılması gereken ilânların ve belgesiz araştırmasının yapılmadığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede evvelce genel arazi kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa çekişmeli yerin ne olarak işlem gördüğü, tapulama dışı bırakılmışsa bunun nedeninin araştırılmadığı, dosya arasında bulunan 2 ayrı ziraatçı bilirkişi raporu birbiri ile çelişkili olduğu halde, çelişkinin giderilmediği ve yöntemine uygun zilyetlik araştırması yapılmadığı belirtilerek, öncelikle TMK'nın 713. maddesine göre yöntemine uygun bir biçimde ilân yapılması ve son ilân tarihinden itibaren yasal üç aylık sürenin beklenilmesi, bundan sonra çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede evvelce genel arazi kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa çekişmeli yerin ne olarak işlem gördüğü, tapulama dışı bırakılmışsa bunun nedenini açıklar kadastro müdürlüğü yazısı ile varsa kesinleşen genel arazi kadastrosuna ilişkin ve çekişmeli taşınmaz ile etrafındaki taşınmazların içinde yer aldığı kadastro paftasının onaylı örneği ile, bu paftaya göre taşınmaza komşu olan bütün taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... beldesi, ... mahallesinde 1744, 3302 ve 4999 sayılı kanunlara göre yapılan orman tahdidine ve 2. madde ile varsa 2/B madde çalışmalarına ilişkin ayrı ayrı işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B haritalarının orjinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, usûlüne uygun bir şekilde orman tahdit ve eski tarihli resmi belgelerin uygulaması ile usûlüne uygun zilyetlik ve belgesiz araştırması yapılarak sonucun göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davaya konu taşınmazın fundalık vasfı ile tapulama harici bırakıldığı, fen bilirkişinin dosyaya ibraz ettiği 2004 tarihli Google Earth uydu fotoğrafında dava konusu yerin fundalık vasfında olduğu, 2004 tarihinden sonra çalılık ve fundalıkların temizlenerek zeytin fidanları dikildikten sonra 2006 yılında davanın açıldığı ve bu suretle davacı gerçek kişi lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ... vekili tarafından zilyetlikle mülk edinme koşullarının müvekkili lehine oluştuğu gerekçesiyle, davalı ... vekili tarafından ise TMK’nın 713/6. maddesi uyarınca karşı tescil talepleri hakkında karar verilmediği gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 19.04.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 07.04.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi ve 26.04.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.Yörede genel arazi kadastrosu ise 1956 yılında yapılmış olup, çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölümü bu çalışmada “Fundalık” niteliğiyle tescil harici bırakılmış, krokide (B) harfi ile gösterilen bölümü ise 254 parsel sayısıyla tespit edilen parsel içinde kalmaktadır. 254 sayılı parsel T.sani 941 tarih 8 sayılı tapu kaydına dayanılarak dava dışı ... ... isimli bir şahıs adına tespit edilmiş, ancak ... ... tarafından açılan dava neticesinde, Fethiye Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 19/06/1961 tarih .../... -.../... sayılı kesinleşmiş kararıyla 25.180,00 m² yüzölçümünde olan 254 sayılı parselin 11.422,00 m² yüzölçümündeki bölümünün 1940 yıllarından devlet ormanından açılmakla bu bölümün orman olarak tapulama dışı bırakılmasına, mütebaki 13.758,00 m² yüzölçümündeki sahanın ise davalı ... ... adına tesciline karar verilmiş, krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm ise anılan mahkeme kararında orman olarak tapulama dışı bırakılmasına karar verilen alan içinde kalmaktadır.1) Davacı ... ... vekilinin temyiz itirazları yönünden:Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulduğuna ve davaya konu taşınmazın krokide (B) harfi ile gösterilen bölümünün ... Bölgesi Gezici Kadastro Mahkemesinin 19/06/1961 tarih .../... -.../... sayılı kesinleşmiş kararıyla, devlet ormanından açıldığı gerekçesiyle 766 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca orman olarak tescil harici bırakıldığı, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/g maddesi ve bu Yönetmeliği yürürlükten kaldıran 20.11.2012 gün ve 28473 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/g maddesi uyarınca Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yerlerin Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması gerektiği; krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün ise 2004 tarihli uydu fotoğrafında imar ve ihyasının yapılmamış olduğu, 1963 yılı memleket haritasında da yeşil renkli yapraklı ağaç rumuzlu orman alanında kaldığı gözetildiğinde, davaya konu her iki bölümün de zilyetlik ile imar ve ihya yoluyla edinilmesi mümkün olmayan yerlerden oldukları gibi, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının da ayrıca oluşmadığı anlaşıldığına göre, davacı ... ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile aleyhlerine verilen ret kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.2) Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Davalı ... vekili, 27/11/2008 havale tarihli dilekçesinde davanın reddi ile çekişmeli taşınmazın ... adına tescilini talep etmiştir. 4721 sayılı Medenî Kanunnun 713/6. maddesindeki “Davalılar ve itiraz edenler aynı davada kendi adlarına tescil kararı verilmesi isteyebilirler” düzenlemesi uyarınca davalı Hazine tescil isteminde bulunmuştur. Ancak, mahkemece ... talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece ... tescil talebi hakkında bir karar vermek gerekirken, bu istem gözardı edilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davacı ... ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile aleyhlerine verilen ve usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine,2) İki numaralı bentde gösterilen nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.