MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. .... geldi, diğer taraftan ... vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, 12.02.2014 tarihli dava dilekçesi ile davacı ...'ün, dava dışı ...'un taşınmaz sahibi ... kızı ... mirasçılarının vekili olduğuna inanarak .... ili, ... ilçesi, .... mah. 3288 Ada 37 sayılı parselin 8/692 hissesi, 3288 ada, 45 sayılı parselin 133/591 hissesi, 3288 ada 62 sayılı parselin 89/4080 hissesi, 3288 ada, 66 sayılı parselin 498/4564 hissesi, 3288 ada, 67 sayılı parselin 416/12982 hissesini satın aldığını, sahte kimlik ve sahte vekaletname kullanarak işlem yapan ... hakkında ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/265- 2008/317 sayılı kararı ile resmi belgede sahtecilik ve çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak suçu sabit görülerek mahkumiyet kararı verildiğini, kararın kesinleştiğini, işlemin yapıldığı sırada gerçeği bilmeyen ve bu sebeple mağdur olan davacı aleyhine Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/252 sayılı dosyasında; tapunun asıl malikleri olan ....tarafından da .... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/74 sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, iki dava birleştirildikten sonra, .... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/74 -57 sayılı kararıyla, ... ile davacı arasındaki satış işleminin sahte belgeye dayalı olarak gerçekleştirilen yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, davacıya intikal eden hisselerin tapu kaydı iptal edilerek ... kızı ... adına tapuya tesciline karar verildiğini, davacının iyi niyetli olduğunu, tapu memuru huzurunda sahte vekaletname ve kimlik kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen satış işlemi sebebiyle zarar doğmuş olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1,000,00.-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili talebi ile dava açmış, daha sonra 15.01.2016 tarihli harçlandırdığı dilekçesi ile 966.967,79.-TL üzerinden davasını ıslah etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 940.886,79.-TL'nin tapu iptal kararının kesinleştiği 19.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında; kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta; sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.Davanın açıklanan niteliğine göre; davalı olarak Hazinenin taraf gösterilmesi gerekirken, dava Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin, Hazine olduğu belirgin olup, temsilde yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasıma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması, Hazine davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır (HGK 12/2/2010 gün ve 2010/7-70-86 EK). SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine 13.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.