Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11993 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6773 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi.Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 08/02/2013 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 2183 parsel sayılı ve tapuda 8750,00 m² yüzölçümüyle kayıtlı taşınmazın cebri icra satışından sonra yüzölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme sonrasında zeminde 17.374,63 m² olduğunun tespit edildiğini beyanla, cebri icra satışıyla müvekkilinin mülkiyetinden çıkan 2183 sayılı parselin 9.493,10 m² yüzölçümündeki bölümünün tapusunun iptali ile müvekkili adına tescil edilmesi isteğiyle husumeti 2183 sayılı parselin tapu maliki olan davalı ... ile ... Bankası ve Tapu Müdürlüğüne yönelterek dava açmıştır. Davacı vekili 17/12/2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, davayı bilirkişi raporunda belirlenen bedelin; ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteği olarak ıslah ettikleri bildirmiştir. Yine davacı vekili 27/12/2013 havale tarihli dilekçesiyle tapu müdürlüğüne açtıkları davayı Hazineye yönelttiklerini, davalı ... Bankasına açtıkları davayı ise müracaata bıraktıklarını beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... Bankasına açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı ...’a karşı açılan davanın reddine, davalı Hazineye açılan davanın ise kabulüne ve 16.437,64-TL tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçelerindeki açıklamalara göre, tapu iptal ve tescil istemli olarak açılan dava, ıslah ile sebepsiz zenginleşme uyarınca tazminat ve 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteklerine dönüştürülmüştür. Tazminat isteğine dayanak ... köyü 2183 parsel sayılı 8750,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz tapulama ile 24/09/1968 tarihinde .... adına, daha sonra satın alma nedeniyle 03/03/1982 tarih, 657 yevmiye numarasıyla davacı ... adına, sonrasında cebri icra satışıyla 13/05/2010 tarih 8140 yevmiye numarasıyla davalı ... adına ve en son yine satın alma nedeniyle 18/03/2011 tarih, 4720 yevmiye numarasıyla davalı ... adına tescil edilmiştir. Daha sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan çalışma ile taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı yüzölçümü 16/04/2013 tarih, 6730 yevmiye numarasıyla 17.311,27 m² olarak düzeltilmiştir.1) Davacı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, davacı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece davacının Hazineye karşı açtığı davanın kabulüne karar verilmiş ise de, karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; somut olayda, tapulama sırasında tazminat isteğine dayanak taşınmazın yüzölçümü hatalı olarak tespit edilmiş ise de davacının hatalı tapulama tespit işleminden kaynaklanan bir zararı bulunmamaktadır. Zira, tazminat isteğine dayanak taşınmazın zemindeki yüzölçümü 17.311,27 m² olduğu halde 1968 yılında yapılan tapulama çalışmasında hatalı olarak 8750,00 m² yüzölçümüyle dava dışı ... adına tespit edilerek bu kişi adına 24/09/1968 tarihinde tapuya tescil edilmiş, davacı ... ise taşınmazı, 03/03/1982 tarih ve 657 yevmiye numarasıyla ...’den satın almış, daha sonra taşınmaz cebri icra satışıyla 13/05/2010 tarih 8140 yevmiye numarasıyla .... Bankasına, akabinde satış yoluyla 18/03/2011 tarih ve 4720 yevmiye numarasıyla davalı ...’a geçmiştir. Tapudaki yüzölçümü düzeltim işlemi ise 16/04/2013 tarihinde yapılmıştır. Görüleceği üzere, taşınmaz davacının elinden, satın aldığı miktar ile çıkmıştır. Bir başka anlatımla davacı taşınmazı satın alırken tapuda hangi yüzölçümü miktarıyla kayıtlı ise, mülkiyetini kaybettiği tarihte de aynı miktarla kayıtlıdır. Şu durumda, tazminat isteğine dayanak taşınmazın yüzölçümü kadastro sırasında hatalı olarak tespit edilmiş ise de, davacının bu işlem nedeniyle zararının olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Ancak TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin hatalı tutulması yeterli olmayıp, öncelikle bir zararın ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından doğması veya kaynaklanması gereklidir. Oysa somut olayda tazminat isteğine dayanak 2183 sayılı parsel, davacının elinden satın aldığı yüzölçümüyle çıkmış olup, davacının TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zarar söz konusu olmadığı gibi esasen zararı da mevcut olmayıp ancak yoksun kaldığı bir gelirden (kâr’dan) söz edilebilir. Şu hale göre, mahkemece Hazineye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,2) İki numaralı bentde açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.