Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11989 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16218 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili 28/01/2015 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 577 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 28/9/2015 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 95.170,00.-TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 95.170,00.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir. Tazminat isteğine dayanak ... Köyü (Mahallesi), 577 parsel sayılı 1550,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tapuda “tarla” vasfıyla davacı adına kayıtlı iken, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemli dava nedeniyle ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/05/2013 tarih ve 2012/679 – 2013/231 sayılı kararı ile tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, verilen bu karar temyiz edilmeksizin 12/07/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibariyle kanun hükümlerine uygundur. Ancak dava konusu taşınmazın değerini belirlemek için kurul raporu alınması gerekirken tek bilirkişinin vermiş olduğu raporla yetinilerek karar verilmesi doğru değildir. Bundan başka dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişinin raporunda belirttiği özellikleri dikkate alındığında objektif değer arttırıcı bir unsur bulunmamakta ancak bilirkişi tarafından soyut ifadelerle taşınmaza % 300 oranında objektif değer artışı uygulanmış olup hükme dayanak alınan tek bilirkişi raporu bu yönüyle denetime de uygun değildir. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, önceki bilirkişi dışında yeniden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla, taşınmazın sulu olup olmadığı yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu tespit edilip, yörede mutad olarak ekilen münavebeli ürünleri ve münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verim miktarları İl/İlçe Tarım Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan 2013 yılı dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan kg. satış fiyatlarının da ilgili resmi kuruluştan getirtilmek suretiyle taşınmazın değeri, değerlendirme tarihi olan tapu iptal kararının kesinleştiği 12/07/2013 tarihinde olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelire göre ve objektif değer arttırıcı unsur eklenmesini gerektirecek vasıfları varsa bu vasıfları denetime olanak verecek şekilde açıklanarak hesaplanmalı ve bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, varsa üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak davacının gerçek zararı saptanıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.