MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili 13.10.2010 tarihli dava dilekçesinde; ... köyünde yer alan 899 nolu parselin tapu maliki olan müvekkilini bu taşınmazı 04/10/2002 tarihinde başkasından satın aldığını,ancak davalı taraf müvekkilin maliki olduğu bu parselle aynı paftada bulunan 323 nolu parsel arasında mükerrerlik olduğunu belirterek bu mükerrerliğin giderilmesi için Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesinde 2006/108 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını ve yapılan yargılama neticesinde sözkonusu iki tapu kaydı arasında müerrerlik olduğunun tespiti ile iki kayıt arasında mükerrer kabul edilen 740 m2 lik kısım 323 nolu parsele dahil edildiğini, bu şekilde tapuya tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, dava konusu parsellerin mükerrer yazılmasında müvekkilin herhangi bir ihmali veya kusuru bulunmadığını, davacının tapuya güven ilkesi uyarınca ve iyiniyetli bir şekilde bu parseli başkasından satın aldığını belirterek, müvekkilin sahibi olduğu parselde 740 m2 lik meydana gelen azalma nedeni ile 1.000 TL (fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak koşulu ile)'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini karar verilmesini" talep ve dava etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının davasının kabulü ile dava konusu 1000,00 TL'nin dava tarihi olan 13/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ıslah edilen miktar olan 9.277,78 TL'nin ıslah tarihi olan 27/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”. Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de; Yüksek Hukuk Genel Kurulunun HGK.2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tapu müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Tapu Müdürlüğünü temsilen Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.