Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11881 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8638 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili 21.09.2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacaklı, ...'in borçlu olduğu ... 3. İcra Müdürlüğünün 2008/3307 Esas sayılı takip dosyasından 22.05.2008 tarihli yazı ile borçlu adına olan taşınmazlar üzerine haciz şerhi konulması istenilmesine rağmen ... 1. Bölge Tapu Müdürlüğü tarafından 02.06.2008 tarihli cevabi yazı ile borçlu adına taşınmaz kaydına rastlanılmadığından bahisle haciz talebinin reddedildiğini, daha sonra 2792 ada 301 parsel 7 Bağımsız bölüm sayılı taşınmazın borçlu adına kayıtlı iken 09.06.2008 tarihinde üçüncü kişiye devredildiğinin tespit edildiğini, davalı idarenin kusurlu eylemi neticesi müvekkilinin zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 26.000,00.-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda 30.04.2013 tarih, 2011/567 E. - 2013/246 K. sayılı kararı ile davanın kabulü ile 26.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığının 10.03.2014 tarih, 2013/21859 Esas ve 2014/6384 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştirHükmüne uyulan bozma ilamında özetle; [...4721 sayılı TMK'nın "sorumluluk" kenar başlığını taşılan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, davanın anılan madde hükmü uyarınca Hazine yerine temsilcide yanılma sonucu Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi,Devletin TMK'nın 1007. maddesi uyarıca tapu sicilinin hatalı tutulmasından doğan zararlardan sorumlu tutulabilmesi için sicilin hukuka aykırı olarak tutulması yeterli olmayıp, zararın da gerçekleşmesi gerekir. Tapu sicilinin tutulması nedeniyle zarar gerçekleşmeden, Devlete başvurulması imkansızdır.Dava konusu somut olayda, tapu sicil görevlilerinin hatalı işlem yaptığı sabit olmakla beraber, davacının, dava dışı ... hakkında icra takibine devam ettiği, icra takip dosyasında alacaklının aciz vesikası isteme talebinin icra müdürlüğü tarafından reddedildiği anlaşılmıştır.Bu durumda; 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zarardan devletin sorumlu olabilmesi için icra takibinin semeresiz kalması ve davacının alacağını başka türlü tahsil etme imkanının bulunmaması gerektiği gözetilerek, bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir...] denilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile 26.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, icra dosyasında borçlu hakkında 22/01/2015 tarihli aciz belgesi düzenlendiği, alacaklının borcunu elde etme imkanı kalmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki davacı, iddiasını icra dosyasında yapılan takip nedeni ile borçlu adına kayıtlı taşınmazlara haciz şerhi konulması için tapu müdürlüğüne yapılan başvuruya tapu müdürlüğünün 02/06/2008 tarihli yazısı ile borçlu adına kayıtlı taşınmaz olmadığından haciz şerhi konulmadığının bildirildiği oysa bu bildirimden 6 gün sonra davacı adına kayıtlı bir taşınmazın üçüncü kişiye devrinin yapıldığı, tapu müdürlüğün hatasından dolayı alacağını elde edemediğini savunarak TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklı tazminat davası açmış olup, icra dosyasında borçlu hakkında aciz vesikası düzenlenmesi nedeni ile davacının alacağını başka yolla elde edemeyeceğini düşünerek davalı aleyhine tazminata hükmetmek doğru değildir. İcra ve İflas Kanununun 227 ve devamı maddelerinde, hangi durum ve şartlarda tasarrufun iptali için dava açılabileceği belirtilmiş olup, bu kanun hükümlerine göre; davacının icra dosyasında borçlu hakkında düzenlenen aciz vesikası ile davacı adına kayıtlı olduğu halde tapuca bildirilmeyen ve üçüncü kişilere satılan taşınmazlar için tasarrufun iptali davası açarak satışı iptal ettirme ve bu yolla alacağını elde etme imkanı olup olmadığı irdelenmeden karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 08/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.