Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11748 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9595 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06/12/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av. ... geldi başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili, 27/02/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile .... Mahallesi 1186 parsel sayılı taşınmazın, Hazine tarafından açılan dava sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/561-1080 sayılı kararı ile kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptaline karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 450.000.-TL'nin tapu iptaline dair hükmün kesinleştiği 17/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 16/11/2015 tarihinde harçlandırdığı dilekçesiyle, dava değerini 628.435,98.-TL olarak ıslah etmiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile 628.435,98.-TL tazminatın 450.000.-TL kısmı için dava tarihi olan 27/02/2015'den itibaren; ıslah dilekçesi ile arttırılan 178.435,98.-TL kısmı için ıslah tarihi olan 16/11/2015' den itibaren itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, dava tarihi itibarıyla emsal satış yöntemine göre hesaplanan değeri dikkate alınmak suretiyle karar verilmiştir.Kural olarak; 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte doğar ve zamanaşımı süresi başlar. 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu ise; mülkiyetin sona ermesi veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği; somut olayda, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarihte başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarih esas alınmalıdır.Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmaz; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir.Çekişmeli taşınmazın iptal edilen tapu kaydında cinsi arsa olarak belirtilmiş olup, belediye başkanlığından gönderilen yazıda, çekişmeli taşınmazın imar planında kısmi yapılaşmaya uygun, sahil şeridi kapsamında olduğu ve belediye hizmetlerinden faydalandığı bildirilmiştir.Tapu kaydında arsa niteliğinde olan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle mahkemece, hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde ve Kanunun ilgili yönetmeliğinde belirtilen yönteme göre ve ayrıca 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütler çerçevesinde; kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ya da olumsuz etkileri, taşınmazın arsa niteliği dışında, bu hukuki niteliği yönünden de ayrıca tartışılmalıdır.Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak rapor alınması, değerlendirme tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine 06/12/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.