Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11688 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 9360 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü: Kadastro sırasında P……. Köyü 102 ada 3 parsel sayılı 1105.57 m2 yüzölçümündeki taşınmaz belgesizden davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne ve dava konusu parselin 604.84 m2'lik bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, geriye kalan 505.73 m2'lik bölümünün ise, davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş. hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. Hükme esas alınan uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 10-15 yaşında fındık bahçesi halinde bulunduğu, % 30-40 meyilli olduğu, resmi belgelerde (A) harfli 604.84 m2'lik bölümün yeşil renkli yapraklı ağaç işaretli alanda kaldığı ve orman sayılan yer olduğu, (B) harfli 505.73 m2'lik bölümün ise açık alanda kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanarak taşınmazın resmi belgelerdeki konumu işaretlenmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın 604.84 m2'lik bölümüne ilişkin olarak davanın kabulü ile bu bölümün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili yolunda kurulan hüküm doğrudur. Ancak, çekişmeli taşınmaz ile dava dışı 102 ada 1, 2, 4, 5 ve 6 parsellere ilişkin herhangi bir mülkiyet belgesinin olmadığı, dört yönden 15 nolu orman parseli ile çevrili olduğu, nizalı taşınmazların da ormanın devamı niteliğinde bulunduğu, 102 ada 1 parselin aynı nedenle Orman Yönetiminin açtığı dava sonucunda orman olarak tesciline karar verilerek temyizen incelenmesi neticesinde Dairemizde onanarak kesinleştiği, 102 ada 5 ve 6 parsellere ilişkin olarak orman yönetiminin aynı sebeplerle açmış olduğu davalara mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda verilen kararların temyizen incelenmesi neticesinde Dairemizin 2006/9097 ve 2006/9104 sayılı dosyalarında hükmün aşağıda belirtilen aynı gerekçeler ile bozulmasına karar verildiği gözönüne alındığında, çekişmeli taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı ve 505.73 m2'lik bölümün orman içi açıklık olarak nitelendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. 6831 Sayılı Yasa, madde: 17/1-2 Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (03/07/2004 gün ve 5112 Sayılı Yasa ile değişik hali). Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır. Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.'nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları]. Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacı Orman Yönetiminin davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazın tamamının orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili yolunda hüküm kurulması gerekirken dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 21/09/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.