MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R.... köyü 101 ada 64 parsel sayılı, tarla vasıflı, 8.834,78 m² yüzölçümlü; ...köyü 101 ada 179 parsel sayılı, orman vasıflı, 10.600 m² yüzölçümlü; ... Köyü 101 ada 139 parsel sayılı, tarla vasıflı, 1.300 m² yüzölçümlü; ... köyü 101 ada 140 parsel sayılı, tarla vasıflı, 2.700 m² yüzölçümlü taşınmazlar, tapuda Hazine adına kayıtlıdır. Davacı 30.10.2013 tarihli dilekçesi ile dava konusu .... köyü 101 ada 64 parsel sayılı, .... Köyü 101 ada 179 parsel sayılı, .... köyü 101 ada 139 parsel sayılı ve .... köyü 101 ada 140 parsel sayılı taşınmazların kadastro sırasında kendilerinin bulunmayışı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların zilyetliğinin babalarından kendilerine intikal ettiğini belirterek davacı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında mirasçılar adına tapuya tesciline karar verilmesini dava etmiştir.Mahkemece Kadastro Kanununun 12. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dava tarihi itibarıyla dolmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları 17.03.2003 – 16.04.2003 tarihleri arasında ilân edilmiştir. 1) Davacı gerçek kişinin 101 ada 179 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyizi yönünden; dava konusu 101 ada 179 sayılı parselin kadastro tutanağı ise 17.04.2003 tarihinde itirazsız kesinleştiğinden, bu parsel için dava tarihi olan 30.10.2013 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuş olduğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından gerçek kişinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu parsele yönelik onanmasına karar vermek gerekmiştir. 2) Davacı gerçek kişinin 101 ada 64, 139 ve 140 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;Mahkemece usûl ve kanuna aykırı olarak karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesine göre tutanakta belirtilen haklara, sınırlandırma ve tesbitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Anılan hüküm uyarınca hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi tutanakların kesinleştiği tarihdir. Tespit tutanağına itiraz edilmezse, tutanak, askı ilânının sona ermesiyle; dava açılmışsa kadastro mahkemesi kararının kesinleştiği tarihte kesinleşir ve 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki hak düşürücü süre de bu tarihte başlar. Başka bir anlatımla tespit tutanağı ya da kadastro komisyon kararı ile hak sahibi olarak belirlenen kişilere karşı kadastro mahkemesinde açılan davalar kesinleşip sicil oluşmadıkça genel mahkemede dava açmak isteyenler yönünden gerçek hasım belli değildir. Somut olayda, dava konusu parsellerden 101 ada 64, 139 ve 140 parseller için ... Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açılmış, davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve kararların hepsi de 01.06.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Bu nedenle, bu parseller açısından 10 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi 01.06.2004 tarihi olup dava tarihi olan 30.10.2013 tarihinde hak düşürücü süre dolmadığınan bu parsellerle ilgili davada, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: 1) Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının 101 ada 179 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün ONANMASINA,2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının 101 ada 64, 139 ve 140 parseller için kabulü ile hükmün BOZULMASINA 05/12/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.