MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ile davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında .... köyünde bulunan 126 ada 14 parsel 6946 m2 yüzölçümü ile, 137 ada 27 parsel 887 m2, 137 ada 1 parsel 3483 m2,141 ada 33 parsel 356 m2, 141 ada 32 parsel 707 m2, 141 ada 33 parsel 3671 m2 yüzölçümü ile tespit edilmişlerse de dava konusu taşınmazların asliye hukuk mahkemesinin 2007/19 Esas sayılı dosyasında davalı olduklarından bahisle, malik tespitinin yapılması için 19.04.2014 tarihinde tutanaklarının kadastro mahkemesine devredilmesine karar verilmiştir. Davacı ... vekili, asliye hukuk mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde mevki isimleri yazılı taşınmazların miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle vekil edeni ... adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davaya katılan ... ve ... tescil konusu taşınmazların kök muris olan dedeleri ...’dan kaldığını, davacıyla ilgisinin bulunmadığını, kendilerinin de taşınmazlarda hak sahibi olduklarını açıklayarak davanın reddine, haklarının kendilerine verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, .... mevkiinde bulunan miktar ve sınırları yazılı toplam 14605 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili ile davaya katılan ... vekili tarafından temyiz edilmiş,Yargıtay 8 Hukuk Dairesinin 17.09.2007 tarih ve 2007/4688-4825 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “....Davacı, tescil konusu yerlerin 2002 yılında ölen miras bırakanı ...’den kaldığını, tesciline karar verilmesini istemiştir. Davaya katılanlar bu yerlerin 1948 yılında ölen ...’dan çocuklarına kaldığını, davacının yakın miras bırakan babası ...’in ...’nün kızı ... ile evli olması nedeniyle tasarrufta bulunduğunu açıklamışlardır. Yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın ...’dan kaldığını, damadı davacının babası ...’in tasarrufta bulunduğunu bildirmişlerdir. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, ...’in ...’nün kızı 13.12.1993 tarihinde ölen ... ile evli olduğu, ....’in de ölümü ile mirasının tek mirasçısı davacıya kaldığı belirlenmiştir. Davacı vekili, yargılama aşamalarında 14 kıt’a taşınmaz hakkındaki davadan feragat ettiğini bildirmiş, geriye kalan 6 kıt’a taşınmazın tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve dosya içeriği gözönünde tutularak ...’dan ...’e kalan dava konusu taşınmazlar üzerindeki uzun süre kullanmanın taksime karine teşkil ettiği, bu nedenle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Az yukarıda belirtildiği üzere, hakkında feragat edilen 14 kıt’a taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir. Dosya içeriğine göre tescil konusu taşınmazların 1948 yılında ölen ...’dan mirasçılarına kaldığı, damadı davacının yakın miras bırakanı babası ...’in tasarrufta bulunduğu belirlenmiş ise de, ...’nün mirasçıları arasında bu yerlerin taksimle kızı ...’ye kaldığı hususu araştırılmamıştır. ... 1993 yılında ölmüş olup, ölüm tarihinden önce ...’in eşi ...’ye bağlı olarak malik sıfatıyla ve zilyet yardımcısı olarak tasarrufta bulunduğu belirlenmemiştir. Diğer yönden, mirasçılar arasında olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla tereke mallarının kazanılması da mümkün değildir. Mahkemece bu yönlerden yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Öncelikle 1948 yılında ölen ...’nün mirasçılık belgesinin istenilmesi, mirasçılarının belirlenmesi, onlar arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa bu yerlerin kime bırakıldığı üzerinde durulması, hiç taksim yapılmamış ise ...’in bu yerler üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatıyla geçip geçmediğinin araştırılması, ...’nin ölümü üzerine mirasçılık sıfatı alan ...’in bu yerleri kazanıp kazanamayacağının tartışılıp değerlendirilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir...”gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazların davacı ve asli müdahillerin ortak murisi ...’den kaldığı,mirasçıları arasında taksim yapılmadığı gerekçesi ile davacının davacısının reddine,müdahil ...’nun davasının kabulüne,14 parça taşınmaz hakkında davacının açtığı davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine ve davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk dairesinin 05.04.2010 tarih ve 2009/7291-2010/1541 sayılı kararı ile Onanmasına karar verilmişse de;dava konusu taşınmazlar için davalı olarak kadastro tutanağı düzenlendiğinden tutanakların kadastro mahkemesine devredilmesi ile dava temyize konu esas sırasına kaydedilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, .... köyü 126 ada 14, 137 ada 27, 137 ada 1, 141 ada 33, 32 nolu parsellerin ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise; 2/3 hissesinin ...'ya ait olduğu ve mirasçıları arasında usulünce paylaşılmadığı anlaşıldığından, 1/3 hissesi ise ....'den olma 06.03.1951 tarihinde vefat eden ...'ya ait olup paylaşılmadığından mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davacı ... tarafından temyiz edilmiştirDava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.