MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... Yönetimi, yörede 2005 yılında yapılan ve 25.4.2013 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2/B uygulaması sırasında orman niteliği ile tapuda kayıtlı olan ... köyü 217 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini yitirmediği halde, hatalı işlemle 2/B uygulaması sonucu orman sınırları dışına çıkartıldığını ileri sürerek, 2/B uygulamasının iptali ile taşınmazın orman niteliğiyle tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.Mahkemece; davalı ... hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz hakkındaki 2/B işleminin iptaline, taşınmaz orman niteliğiyle ... adına tapuda kayıtlı olduğundan yeniden sicil oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 27.02.2014 tarih ve 2013/10656 E. - 2014/2492 K. sayılı ilamı ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş, onama kararına karşı davalı ... karar düzeltme talebinde bulunmuş ve Dairemizin 08.09.2014 tarih ve 2014/3345 E. - 2014/7200 K. sayılı ilamı ile; [Somut olayda, ... Kadastro Mahkemesinin 2005/498 E. - 2006/226 K. (bozma sonrası 26/02/2009 gün ve 2009/18 E. - 2009/28 K.) sayılı kararı taşınmazın 1959 tarihli memleket haritası ve 1947 tarihli hava fotoğraflarında kısmen orman sayılan yerlerden olması nedeniyle orman sayıldığı, tesbit tarihinde taşınmazın eylemli fındık bahçesi olduğu, bilirkişi raporlarına göre de, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkemenin gerekçesi yerinde değildir. Diğer taraftan, davalı ... hakkındaki dava husumetten reddedilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasında, Orman Yönetimi tarafından orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarına karşı açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilmiştir. Eldeki davada davalı ...'ın taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, kanundaki “hak sahipliği” kavramının şerh edilmesiyle açıklığa kavuşturulabilir. 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin ikinci fıkrasında, “hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü; 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğüdür.” denilmektedir. Bu maddedeki “hak sahipliği” kavramı yerleşmiş Yargıtay uygulaması ile tapulu taşınmazlarda tapu sahipliği, tapusuz yerlerde ise 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği bulunan gerçek ve tüzel kişiler olarak kabul edilmiştir. Başka bir ifade ile, bir taşınmaz üzerinde lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşulları gerçekleşmiş olan kişiler tarafından sınırlamaya itiraz davalarının açılabileceğidir. Bu durumda, evrensel hukukun genel ilkelerinden olan silahların eşitliği ilkesinden hareketle, aktif dava ehliyeti için taşınmaza zilyet olmak kabul edildiğine göre, pasif dava ehliyeti için zilyetliğin öncelikli olarak kabulü ile pasif husumet yönünden taşınmaza zilyet olmak yeterli kabul edilmelidir. Kaldı ki; 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin, “2/B uygulama tutanaklarında yer alacak hususlar” başlıklı 31. maddesinin (d) bendinde, “orman sınırları dışına çıkarılacak yerlerin ormana bitişik sınırlarında kalan kısımlarının halen ve fiilen kimlerin işgali altında bulunduğu”nun tutanaklarda gösterileceği düzenlenmiştir. 2013 yılında yapılan 2/B uygulaması sırasında 2/B çalışma tutanağında halen ...'ın işgalinde olduğu belirtmesi yapılarak orman sınırları dışına çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, taşınmazın orman olarak tapuda kayıtlı olduğu dönemdeki zilyetlik kabul edilmezse dahi, 2/B ile orman sınırları dışına çıkartıldıktan ve çalışma tutanağında da zilyet belirlemesi yapıldıktan sonra, yönetmelik hükümleri ile 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin 2 ve 3. bentlerinde ifade edilen hak sahipliği statüsünün şartlarının oluştuğunun kabulü gerekir. Somut olayda; çekişmeli taşınmaz, 2005 yılında yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresi 20 yılı geçtiği kabul edilerek davalı adına tesbit edilmiştir. Bu tesbite karşı Orman Yönetimince açılan dava üzerine taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olması nedeniyle tesbit iptal edilmiştir. Daha sonra 2013 yılında yapılan 2/B uygulaması sırasında, taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak yitirdiği belirlenerek orman sınırları dışına çıkartılmıştır. Taşınmazın, ... Kadastro Mahkemesinin 2005/1072 E.-2006/785 K. sayılı dosyasında alınan orman bilirkişi raporunda, 25-30 kök yaşında fındık ağaçları ile kaplı olduğu ve dosyada alınan raporda taşınmazın kısmen eylemli fındıklık bahçesi olduğu anlaşılmaktadır. Buradaki zilyetlik, hak sahipliği açısından mahkemece dikkate alınarak değerlendirme yapılması gereken bir haktır. Zira, davalının bu taşınmaza zilyet olduğu yaklaşık 50 yıllık dönemde, yöre halkının taşınmaza herhangi bir müdahaleleri olmadığı gibi, bu yerin davacıya ait olduğunun da kabul edildiği ve bu durumun tanındığı görülmektedir. Benzer durumların oldukça yaygın olduğu hususu da ülkemizin bir gerçeğidir. Bütün bu olgular karşısında, davalı gerçek kişinin bu taşınmaz üzerinde hak sahibi olmadığını iddia etmek, açık, somut gerçekliğe ve hakkaniyete aykırı düşer. Her ne kadar 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılan yerler Hazine adına çıkarılmakta ise de, özellikle 6292 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, 2/B alanlarının kullanıcılarına satılması ve/veya bedelsiz iadesi (tapulu alanlar için) söz konusu olduğundan, bu yerin 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılmasında davalı olan zilyedin hukukî yararının bulunduğu da tartışmasızdır. Bu nedenlerle davalı gerçek kişi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken yanılma sonucu onandığı anlaşıldığından, davalı ...'ın karar düzeltme itirazarının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelere göre, davalı gerçek kişi aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş olması yerinde olmadığı gibi, çekişmeli taşınmazın davaya konu (B) harfli bölümünün 31/12/1981 tarihinden önce orman niteliğini yitirdiği ve eylemli fındıklık olan taşınmaz bölümüne yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir] denilerek bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyulmasının ardından davalı ... Bakanlığına yönelik davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılara yönelik sübut bulmayan davanın reddine, dava konusu ... ilçesi, ...köyü 217 ada 2 nolu taşınmaz zaten Hazine adına tapuya kayıtlı olup, parselin 41 nolu Orman Kadastro Komisyonunca orman sınırları dışına çıkartılan kısmı ile ilgili kullanıcı tespiti de 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek-4. maddesi gereğince daha sonra kullanım kadastrosu sırasında yapılacağından bu aşamada dava konusu taşınmaz ile ilgili sicil oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiş hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 2/B madde uygulamasına itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03/07/1978 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 25/04/2013 tarihinde ilân edilen 2/B madde uygulaması ve 03/05/2005-01/06/2005 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirdiği ve 2/B madde koşullarını taşıyan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 01/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.