MAHKEMESİ : Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili ... Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben verdiği 02/03/2004 havale tarihli dilekçesi ile ... ilçesi ... mahallesinde bulunan taşınmazların davacının murisi ve sonrasında davacı tarafından 30 yıldan uzun süredir nizasız ve fasılasız olarak arpa ve buğday ekilmek suretiyle kullanıldığını belirterek taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18/01/2007 gün ve 2006/8071-2007/129 sayılı kararıyla "...Mahkemece yeniden yapılacak keşifte dava tarihinden geriye doğru enaz 20 yıl önceki tarihlere ait hava fotoğrafları incelenerek taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir..." gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, ... kasabası ... mahallesinde bulunan krokide (B)= 828.25 m2, (C)=7360 m2, (D)=578.33 m2 ve (E)=1225.39 m2'lik taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.Kararın temyizi üzerine Dairemizin 2011/1003 E. - 2011/4498 K. sayılı kararıyla “...Mahkemece, dava konusu (B), (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen taşınmazlar, Medeni Kanunun 713 ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davacı adına tescile karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazların eski tarihli memleket haritasında yeşile boyalı yapraklı ağaç rumuzlu alanda kaldığı bildirildiği halde, memleket haritası ile kadastro paftası getirtilip çakıştırılmadığı için taşınmazın yerinin memleket haritası üzerinde doğru gösterilip gösterilmediği denetlenememektedir. Ayrıca 1980’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları incelettirilmemiş, keşifte taşınmazların konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hakimin gözlemi zabta yazılmamış, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususundaki, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, fotogrametrik kadastro paftası getirtilerek kullanım sınırları araştırılmamış ve bu pafta memleket haritası ile çakıştırılarak taşınmazın yeri tam ve kesin olarak tespit edilmemiştir. Dosya içeriğinden, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 1744 sayılı Kanuna göre seri bazda yapıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de o yerde köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan ve 4785 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Çünkü, 3116 sayılı Kanun sadece devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle; seri bazda, herhangi bir belde ya da ilçe sınırı esas alınmadan yapılan orman kadastrosu bulunduğundan, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığının 4785, 5658 sayılı kanunlar ile 05.11.2003 gün 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iade koşulları kanunda gösterilmiştir.Bu nedenle, mahkemece, eski tarihli ve 1980'li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, anayasa mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle,çekişmeli tüm taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Böylesine yapılacak bir araştırma sonucunda taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptanması halinde zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması gerekir.3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır...” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmaları gerçekleştirildiğinden ve taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğinden bahisle dava dosyası 3402 sayılı Kanunun 27/1. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine devredilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii, ... ada, ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine, malik hanelerinin bu şekilde doldurulmalarına karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava tapusuz taşınmazın tescili talepli iken çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde gerçekleştirilen kadastro çalışmaları sonrasında dava kadastro tespitine itiraz davasına dönüşmüştür.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 01/03/1977 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 2013 yılında gerçekleştirilen arazi kadastrosu bulunmaktadır.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirlendiğine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 14/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.