Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11584 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10772 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.Red talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından sunulan 23.02.2016 tarihli dilekçe ile özetle; "...16.02.2016 tarihli oturumda bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini tekrar ettiklerini, dilekçelerindeki önemli hususları ve taleplerini kısaca özetlediklerini, mahkeme hakiminin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki ve duruşmadaki beyanlarının savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunduğunu ve karşı tarafın kabulüne bağlı olduğunu hatırlattığını, bunun üzerine davacı vekilinin savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini bildirdiğini, mahkeme hakiminin davacı tarafa yol gösterdiğini, ihsası reyde bulunduğunu, hâkimin tarafsızlığından şüphe edildiğini..." belirterek reddi hâkim talebinde bulunmuştur.Reddedilen hâkim tarafından, talebin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine, HMK'nın 42/4. maddesindeki koşullar oluşmadığından disiplin para cezası uygulanmasına yer olmadığına ilişkin verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK 36/1-a maddesinde "Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması" şeklinde yapılan düzenleme ile reddi hâkim sebebinin varlığı kabul edilmiştir. Anılan bu hüküm uyarınca, hâkimin kanunî bir zorunluluk olmadan davanın neticesine etkili olacak şekilde işlem yapmış olması gerekmektedir. Somut olayda, avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemiyle dava açılmış olup, 16.02.2016 tarihli oturumda davalı vekilinin beyanları üzerine mahkeme hâkiminin "Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ve duruşmada beyan ettiği hususların cevap dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde geçmediği davalı vekiline hatırlatıldı, bu hususta savunmanın genişletilmesi ve savunmanın genişletilmesinin karşı tarafın açık muvafakatına bağlı olduğu hatırlatıldı" cümlelerini duruşma tutanağına yazdırdığı, bunun üzerine davacı vekilininde, "davalı vekilinin beyanlarının savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğunu, savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğini belirttiği" böylelikle hâkimin yasal bir zorunluluk olmadığı halde, davanın sonucuna etkili olacak şekilde davacı tarafa yol gösterdiği anlaşıldığından, reddi hâkim isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.