Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11146 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13170 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 15/09/2009 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.06.2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden gelmedi, diğer taraftan Hazine vekili Av.....geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;K A R A RDavacı ..., ..., ..., ... ..., .., köyleri, ... .... Derneği Tüzel Kişiliği Adına ... 03.10.2008 tarihli dava dilekçesi ile ... İlçesinin ..., .., .., .., ..., ..., Yürekli, .. köyleri ve mezralarındaki ... ... ve mezarlarının 101 ada numaralı orman parseli içerisinde kaldığını, kilise ve mezarların kadastro sırasında tespitinin yapılmadığını belirterek bu taşınmazların ... Mezarı olarak tespitini dernek adına talep ve dava etmiştir.Mahkemece; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28. maddesi gereğince davacı gerçek ve tüzel kişilerin dava sebep ve delillerini dilekçelerinde belirmek zorunda olduklarını, dilekçede bu husus belirtilmedi ise hakimin gönderilecek davetiye ile dava sebep ve delillerini bildirmesini davacıya tebliğ edeceğini, bu hüküm uyarınca davacıya dava sebep ve delilleri ile temsil yetkisini sunması için davacıya usulü tebligatın yapıldığını, davacının kendisine verilen sürede delillerini bildirmediği, kesin süre sınırını açtığı, davayı ispata yarayacak yeterli delil elde edilmediği gerekçesi ile davanın reddine, dava konusu yerin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu köylerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Mahkemece; davacıya dernek tüzel kişiliğine temsil yetki belgesini ve ilgili yerlere müzekkereler yazılması amacıyla masraf yatırması için kesin süre verildiği, bu süre içerisinde belirtilen hususları yerine getirmediği takdirde bu hakkından vazgeçmiş sayılacağının belirtildiği, bu hususun davacıya tebliğ edildiği, ancak davacının usulune uygun tebligata rağmen delillerini mahkemeye sunmadığı açıklanmak ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 28. maddesi "davacı gerçek ve tüzel kişiler, dava sebep ve dellillerini dilekçelerinde belirtmek zorundadırlar. Dilekçede bu husus belirtilmemişse hakim, gönderilecek davetiye ile dava sebep ve delillerini bildirmesini davacıya tebliğ eder" hükmü gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verimişse de Kanun hükmü yanlış yorumlanmıştır.Şöyle ki davacı dava açarken dilekçesinin ekinde dayandığı delillerin neler olduğunu göstermiştir. Davacının yetki belgesini sunması için kendisine tanınan kesin sürede bu belgeyi sunmamış olması 3402 sayılı Kadastro Kanunun 28. maddesi kapsamında değerlendirilemez. Kaldı ki 3402 sayılı Kanunun 28. maddesi gereğince delillerin süresinde bildirilmemiş olması nedeni ile davanın reddine değil açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.Davacı 2. duruşmanın yapıldığı 21/04/2009 tarihli celsede, 7 farklı köyde bulunan çok sayıda taşınmazı dava ettiğini belirtmesine karşın mahkemece dava edilen taşınmazların kadastro tutanak ve tapuya kaydedildi ise tapu kayıtları getirtilmemiş, davanın tüm taşınmazlar yönünden askı ilan süresi içinde açılıp açılmadığı, süresinde açılmamışsa Kadastro mahkemesinin görevli olmayacağı düşünülmemiştir.Ayrıca; davacı... dava dilekçesinde dernek adına talepte bulunmuş olup mahkemece davacı derneğin tüzüğü getirtilmemiş, eldeki dava açısından davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığı da araştırılmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesi duruşmalı yapılmışsa da; hükmün bozulmasını talep eden davacı vekili duruşmaya katılmadığından, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/11/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.