MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve ihbar olunan Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RÇekişmeli, .... İli, Merkez, ....... Mahallesi, ..... ada 16 parsel numaralı taşınmaz, 1.062.692,75 m2 yüzölçümlü olarak hali arazi vasfıyla Hazine adına tapuda kayıtlıdır.Davacı ... vekili, 17/05/2013 havale tarihli dilekçe ile, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın müvekkilinin zilyetliği altında bulunduğu iddiasıyla, taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına apuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabul - kısmen reddine, 771 ada 16 sayılı parselin 03/02/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 21.29,86 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 1143,58 m2'lik kısımların tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına, (D) harfi ile gösterilen 10.112,57 m2, (N) harfi ile gösterilen 10.415,24 m2 ve (R) harfi ile gösterilen 521,09 m2'lik kısımların tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından kişi adına tescile karar verilen (D), (N) ve (R) harfli bölümlere yönelik olarak ve ihbar olunan Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü sürede açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 13/11/2008 - 15/12/2008 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır. Çekişmeli 771 ada 16 parsel sayılı taşınmaz, kadastro sırasında, hali arazi vasfı ile Hazine adına tespit edilen 771 ada 7 sayılı parsele açılan dava sonucunda, .... Kadastro Mahkemesinin 2004/6 E. - 35 K. sayılı kararı ile 4807,96 m2'lik kısmının kişi adına tespit ve tesciline karar verilmesi sonucunda, ifrazen oluşmuştur. 1) İhbar olunan Orman Yönetimi'nin temyiz itirazları yönünden: Orman Yönetimince, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle bir dava açılmadığı gibi, kişiler tarafından açılmış bulunan eldeki davaya da Orman Yönetiminin 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi gereğince harçlı katılımı bulunmadığı, mahkemece davaya dahil edilmesinin kendisine taraf sıfatı kazandırmayacağı ve davada taraf olmayanlar hükmü temyiz edemeyeceğine göre, Orman Yönetiminin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.2) Davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden: Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Orman bilirkişi raporunda eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde aplikasyon yapılmadığı, 1980 - 1990'lı yıllara ait harita ve hava fotoğraflarının uygulanamadığı, sınırda dere olmasına rağmen jeolog bilirkişi ile inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu nedenle; çekişmeli 771 ada 16 sayılı parsel içerisindeki (D), (N) ve (R) harfli taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri, yöreye ait 1980-1990'lı yıllara ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, orman kadastrosuna ait tutanak ve haritası bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi veya fen elemanı ile bir orman mühendisi veya orman yüksek mühendisi ve bir jeolog bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yerler belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, kesinleşmiş orman kadastrosu ve hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterecekleri, hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki görünümünün ve bitki örtüsünün ne olduğu ve 20 yıl öncesinde kullanım olup olmadığını ve sonrasındaki kullanım durumunu açıklayacakları, bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir ve topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve arazide de klizimetre ile ölçüm yaparak taşınmazın gerçek eğim durumunu belirleyecekleri rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden çekişmeli taşınmazların dere yatağı olup olmadığı, derenin aktif dere yatağı olup olmadığı, yatak değiştirip değiştirmediği, aktif olma özelliğini kaybetmiş ise tam olarak hangi tarihte kaybettiğine ilişkin duraksamaya yer vermeyecek şekilde rapor düzenlettirilmelidir.Yine, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02/03/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.