MAHKEMESİ : Mutki Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/03/2013NUMARASI : 2012/116-2013/37Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi temsilcileri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, 12.03.2007 tarihli dava dilekçesinde; Ç.. (Y..) Köyünde kendi zilyetliğinde bulunan taşınmazların 2003 yılında yapılan arazi kadastrosunda 102 ada 4 parsel (37.107 m²) içinde tarla niteliğiyle, 101 ada 110 parsel (2305038 m²) içinde orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edildiğini ileri sürerek, bu bölümlere ait tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 102 ada 4 parselde (A) ile gösterilen 2200 m² taşınmazın 1/2 hissesinin ve 101 ada 110 parselin (A) ile harfiyle gösterilen 1317 m² taşınmazın davacı adına tapuya tesciline; ... Köyü, çalışma alanında kalan (B) ile gösterilen 5540 m² taşınmaz hakkındaki davanın orman sayılan yer olması nedeniyle reddine karar verilmiş; davacı ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06/06/2012 tarihli ve 2012/5920 E - 8578 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, çekişmeli 101 ada 110 parsel numaralı orman parseli içinde kalan, fen bilirkişisi raporunda (A) ile gösterilen 1317 m² yüzölçümündeki taşınmaz ile 102 ada 4 parsel içinde (A) ile gösterilen 2200 m² yüzölçümündeki taşınmazın, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve Şükrü ve S.. K.. adına kayıtlı asliye hukuk mahkemesinin 1970/48 - 95 sayılı Hazinenin taraf olduğu, tescil kararı ile oluşan Aralık 1971 tarih ve 39 numaralı tapu kapsamında ve asliye hukuk mahkemesinin 2003/20-2005/7 sayılı Hazine ve Orman Yönetiminin taraf olduğu tescil kararı ile oluşan Mart 2006 tarih ve 5 numaralı tapu kapsamında kaldığı belirlenerek davacı adına tesciline, 101 ada 110 parsel içinde kalan ve yine Aralık 1971 tarih ve 39 numaralı tapu kapsamında olduğu iddia edilen (B) ile gösterilen 5540 m² yüzölçmündeki taşınmazın ise, orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; keşif sırasında davacıların dayandığı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve tescil krokileri ile birlikte getirtilip uygulanmamış, taşınmazlara uyup uymadığı, tescil krokileri kapsamında olup olmadığı, hangi taşınmazın hangi tapu kapsamında olduğu, tapuların kadastro sırasında herhangi bir taşınmaza revizyon görüp görmediği belirlenmemiştir. Bunun yanısıra, uzman bilirkişi tarafından hazırlanan ve hükme esas alınan rapora ekli memleket haritası, kadastro paftası üzerine aplike edilmediği ve taşınmazların tümünü birarada gösteren bir uygulama yapılmadığı için taşınmazların birbirine göre ve geniş orman parseli içindeki konumları anlaşılamamıştır. Dairenin geri çevirme kararları üzerine dosyaya getirtilen ek raporlarda da bu kez keşifte uygulandığı bildirilen 1952 tarihli memleket haritası üzerinde değil, 1968 tarihli memleket haritası üzerinde uygulama yapıldığından hükme esas alınan rapor denetlenememiş, ek raporda tescil krokilerinin de uygulanamadığı bildirilmiştir. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; dayanılan tapu kayıtları ve tescil krokileri ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile mahalline uygulanmalı, kapsamı 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesine göre belirlenmeli, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli, her bir tapu sınırının ayrı ayrı renkli kalemle gösterildiği kroki tanzim ettirilmeli, tapu kayıtları taşınmazlara uymuyorsa orman içi açıklık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmeli" denilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne,1) Dava konusu Mutki İlçesi,...Köyü, 102 ada 4 parsel içinde bulunan, davalı Hazine adına tarla vasfıyla kayıtlı tapunun fen bilirkişinin 05/12/2012 havale tarihli raporunda (C) ile gösterilen 2.200.16 m² miktarındaki kısmın tapu kaydının iptaline; davacı Hamza ve Beyaz oğlu 01.01.1938 doğumlu S.. K.. adına tapuya tesciline,2) Dava konusu Mutki İlçesi, ... Köyü, 101 ada 110 parsel içinde bulunan, davalı Hazine adına orman vasfıyla kayıtlı tapunun fen bilirkişinin 05/12/2012 havale tarihli raporunda (A) ile gösterilen 1317.18 m² miktarındaki taşınmazın tapu kaydının iptaline; davacı Hamza ve Beyaz oğlu 01.01.1938 doğumlu S.. K.. adına tapuya tesciline, 3) Dava konusu M... İlçesi, ... Köyü, kadastro çalışma alanı içinde kalan (Ç.. K.. mevkiindeki) fen bilirkişinin 05/12/2012 havale tarihli raporunda (B) ile gösterilen 5540.00 m² miktarındaki taşınmazın tapu kaydının iptaline; davacı Hamza ve Beyaz oğlu 01.01.1938 doğumlu S.. K.. adına tapuya tesciline,karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi temsilcileri tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılmış, genel arazi kadastrosu ile birlikte, 04.12.2003 tarihinde kesinleşmiştir. Mahmece bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Hükme esas alınan 05/12/2012 tarihli fen bilirkişisi raporunda, davacı adına tesciline karar verilen ve krokide (B) ve (C) ile gösterilen taşınmazların, kadastro sırasında ölçülüp tescil edilmediği ve tapu kayıtlarının olmadığı bildirildiği halde, bu taşınmazların tapu iptali ve tescil davasına konu olamayacakları, ancak Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince açılabilecek bir tescil davasına konu olabilecekleri düşünülmemiş, tapu kaydı olmayan taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Krokide (A) ile gösterilen taşınmazın ise 101 ada 110 parsel içinde kaldığı bildirilmiş, ancak 101 ada 110 parselin tamamını gösteren çaplı krokisi üzerinde gösterilmediğinden, taşınmazın parselin hangi bölümüne isabet ettiği anlaşılamamış olup, kroki bu hali ile infaza elverişli görülmemiştir. Öte yandan, bozma kararında değinilen ve davacının dayandığı tescil ilâmı krokileri ve tapu kayıtları gereği gibi yerine uygulanıp, miktarı ile geçerli kapsamları belirlenmediğinden bu taşınmazların hangi tapu kaydı kapsamında kaldıkları da anlaşılamamaktadır. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte; davacının dayandığı tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve tescil krokileri ile birlikte getirtilip uygulanarak, taşınmazlara uyup uymadığı, tescil krokileri kapsamında olup olmadığı, hangi taşınmazın hangi tapu kapsamında olduğu, tapuların kadastro sırasında herhangi bir taşınmaza revizyon görüp görmediği belirlenmeli, uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından memleket haritası, kadastro paftası üzerine, kadastro paftası da memleket haritası üzerine aplike edilerek, 101 ada 110 parselin tamamı ve içindeki komşu kadastro parselleri de görünecek şekilde ve dava konusu taşınmazların tümünü birarada gösteren kroki düzenlettirilmeli, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; dayanılan tapu kayıtları ve tescil krokileri ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile mahalline uygulanmalı, kapsamı 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesine göre belirlenmeli, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli, her bir tapu sınırının ayrı ayrı renkli kalemle gösterildiği kroki tanzim ettirilmeli, tapu kayıtları taşınmazlara uymuyorsa orman içi açıklık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılmalı, dava edilen yerler kadastroda tescil harici bırakılmış alanda kalıyorsa tapu iptal ve tescil davası konusu olamayacağı düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.