Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10793 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5308 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/11/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av.... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili, 24/04/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile ... ili, .... ilçesi, ... köyü, 407 parsel sayılı taşınmazın, Hazine tarafından açılan ve kesinleşen .... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/257 - 2014/307 sayılı kararı ile 7112,90 m2 bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle bu bölümün tapu kaydının iptaline karar verildiğini, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000.-TL'nin tapu iptal kararının kesinleştiği 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 16/02/2016 tarihinde harçlandırdığı dilekçesiyle, dava değerini 2.639.191,33.-TL olarak ıslah etmiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile 2.639.191,33.-TL tazminatın iptal kararının kesinleştiği 02/10/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara veraset payları oranında verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece çekişmeli taşınmazın niteliğini arsa olarak kabul edip emsal satış yöntemine göre değerini belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, hükme dayanak alınan raporda, taşınmazın 156m2 bölümünde ... lehine konulan irtifak hakkı bulunması nedeniyle, bu bölümün değeri ayrıca hesaplanarak, taşınmaz değerine eklenmiştir. Taşınmazın bir kısmı üzerinde irtifak hakkı tesis edilirken belirlenen irtifak bedeli taşınmaz malikine ödenmektedir. Davacılar eldeki davada taşınmazın bedelini talep edip hüküm altına alınırken, gerçek bedeli üzerine irtifak bedelide ilave edilmiş böylece 156 m2'lik kısma ilişkin iki ayrı bedel üzerinden tahsile karar verilmiştir. Malikler hem gerçek bedeli hemde irtifak bedelini talep edemezler. Aksine belirlenen gerçek bedel üzerinden daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin düşülmesi (tenkisi) zorunludur.Bu nedenle mahkemece, taşınmazın irtifak hakkına konu olan bölümünün daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen değerden düşülerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde fazla bedele hükmedilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine 15/11/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.