MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescile ilişkin açılan davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi vekili ve davalı Hazine vekili tarafından ayrı ayrı istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı dava dilekçesinde özetle; kadastro sırasında ... köyü ... ada ... parsel sayılı 297666,07 m2 yüzölçümlü taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı, Eylül 1959 tarih ve 310 sayılı tapu kapsamında kalan taşınmazının orman parseli içinde tesbit edildiğini ileri sürerek dava açmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonunda 24/11/2014 tarihinde çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacının süresinde temyizi üzerine dairemizin 2013/5401 E. - 2013/7944 K. sayılı ilamı ile "yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda ve Dairenin geri çevirme kararı üzerine alınan orman bilirkişi ek raporunda taşınmaz memleket haritasında ve hava fotoğraflarında açık alanda görüldüğü halde ilk raporda orman bilirkişi tarafından taşınmazın orman sayılan yer olduğu yönünde açıklama yapılmış, ek raporda ise herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Taşınmaz, rapor ekindeki memleket haritalarında orman sayılmayan açık alanda görüldüğü halde, orman bilirkişi taşınmazın memleket haritasında orman olduğu yönünde çelişkili beyanda bulunmuştur. Çelişkili raporlar hükme esas alınamaz. Diğer taraftan, davacının dayandığı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği belirlenmediği gibi dört sınırı da kişi okuyan tapu kaydının zeminde ve paftada dört tarafı orman olan davalı yere nasıl uyduğu üzerinde de durulmamıştır. Bu yönüyle tapu kayıt uygulaması da yetersizdir. Çelişkili raporlarla ve eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle; Mahkemece, Eylül 1959 tarih ve 310 sayılı tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren bütün tedavülleri ve tevzi haritası ile birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği sorularak revizyon görmüş ise revizyon parsellerine ait kadastro tutanak örnekleri ve eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K., 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K., 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve kadastro fen bilirkişi marifetiyle 4753 sayılı Kanuna göre yörede yapılıp oluşturulan tevzi paftası getirtilip kadastro haritasıyla birlikte çakıştırılmak suretiyle zemine aplike edilmeli; davacının dayanağı tapu kaydı komşu parsellerin dayanaklarını teşkil eden tapu kayıtlarıyla birlikte uygulanmalı; hudutların birbirlerini ne okuduğu, dağıtım ve tablendikatif cetvellerine bakılarak denetlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 20/A maddesine göre, “kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise harita, plan ve krokideki sınırları itibar” olunacağından, çekişmeli taşınmazın tevzi haritası ve tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, plan ve krokinin fenni sıhhate haiz olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz ile örtüşüp örtüşmediği uygulama sonunda raporda tartışılmalı; keşif ve uygulama bilirkişilerinin düzenleyecekleri müşterek krokiye ayrı ayrı renklerle yansıtılmalı; tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılmasına, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalı Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 10/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.