Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 104 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8390 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki zilyetliğin tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 12.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 11.10.2011 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... ile karşı taraftan ... vekili Avukat ... ile davalı ... Kooperatifi vekili Avukat ... ..geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı ... 18.08.2010 tarihli dilekçesiyle, davalı sıfatıyla S.S....Kooperatif Başkanlığını göstermek suretiyle, tapuda 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince ... adına tapuya tescil edilen ... İlçesi... Köyü 4225 sayılı parselin 4884,03 m2 yüzölçümündeki bölümünün önceden ... zilyetliğindeyken, 02.12.2005 tarihinde kendisine satıldığı, bu bölüme 300 adet kayısı fidanı ile zeytin fidanı diktiği, ayrıca; depo ve işletme ofisi olarak kullanılmak üzer iki katlı bina yaptığı, yerin adına tescili için açtığı davanın.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/30 esasında görüldüğü, bu davada çizilen bilirkişi krokisinin de zilyetliğini kanıtladığı, buna rağmen Defterdarlık tarafından yapılan zilyetliğinin güncellenmesi çalışması sırasında parselin tamamının zilyedi olarak davalı kooperatifin gösterildiği, sözünü ettiği taşınmazın bilirkişi krokisinde gösterilen 4884,03 m² yüzölçümündeki bölümünün kendi zilyetliğinde olduğu ve bu bölümdeki bina ve ağaçların kendisine ait olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece çekişmeli yerin davacı tarafından zilyet edildiğine ilişkin delil bulunmadığından, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin ve taşınmaz üzerindeki ev ile ağaçların kime ait olduğunun tesbiti isteminden kaynaklanmaktadır. Çekişmeli parselin bulunduğu yerde orman kadastrosu 1993 yılında yapılıp 13.05.1993 tarihinde ilân edilip, 13.11.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Genel kadastroda... Köyü 4225 parsel sayılı 14149 m² yüzölçümündeki taşınmaz, dava dışı 4220 ilâ 4233 sayılı parsellerle bir bütün halinde 28.11.1999 tarih ve 4090 parsel sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığından söz edilerek, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 1996/4 sayılı genelgesine göre 2000 yılında kullanım durumunun belirlenmesi için yapılan çalışmada, 23 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 1989 yılından buyana S. S.... Yapı Kooperatifinin kullanımında olduğundan söz edilerek, beyanlar hanesine "taşınmaz üzerindeki kargir inşaatın... Yapı Kooperatifi tarafından inşa edildiği ve bu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı" yönünde şerh yazılarak ... adına tesbit edilmiş, 17.05.2000 ilâ 15.06.2000 tarihinde yapılan askı ilânı sonunda tesbiti itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir. ... tarafından davalı sıfatıyla ... aleyhine 25.2.2009 tarihinde,... Köyü 4225 sayılı parselin 5000 m² yüzölçümündeki bölümünün... tarafından taşlık ve kayalıktan imar ve ihya edilerek 20 yıldan fazla zilyet edildikten sonra kendisine satıldığı, yararına zilyetlikle edinme koşullarını oluştuğu iddiasıyla, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış,... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, çekişmeli yerin 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, zilyetlikle edinilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin 15.04.2010 gün ve 2009/130-187 sayılı kararı temyiz edilmeden 01.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. ... Kadastro Müdürlüğü 20.03.2012 gün ve 1513 sayılı yazısı ile 4225 sayılı parselin bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek 4. madde hükmüne göre 08.10.2009 tarihinde güncelleme çalışması yapıldığını, bu işlemde çekişmeli parselin kargir inşaat ve arsası niteliğiyle mülkiyeti ..., kullanımı... Yapı Kooperatifi olduğu belirtilerek ... adına güncellemesi yapıldığını bildirmişse de, güncelleme çalışmasının, askı ilânını ne zaman yapıldığını bildirmemiştir. ... Yapı Kooperatifinin 4225 parseli işgali için 26.10.2001 ilâ 12.12.2002 arasında 1 yıl 1 ay 18 gün için işgalinden ötürü 116.795.000,00.-TL ecri misil tahakkuk ettirildiği ve bu bedelin taksitler halinde ödendiği 14.01.2002 günlü banka makbuzu ve 08.12.1999, 02.02.2000, 21.04.2000 tarihli vezne alındılarından anlaşılmaktadır. Yine Milli Emlak Müdürlüğü için Teknisyenlikçe düzenlenen rapor niteliğindeki 17.01.2002 tarihli yazıda, 4225 sayılı parselin 4900 m² bölümünün ... tarafından sebze bahçesi olarak kullanıldığı, 8729 m² bölümünün ise, halen boş olduğu ve... Konut Yapı Kooperatifi tarafından kullanıldığı, kooperatife ait temel inşaatı ve malzemelerin işgal ettiği yerin toplam 710 m² yüzölçümünde olduğu bildirilmiştir. Temyiz incelemesi sırasında dosyaya getirtilen orman kadastro tutanaklarından, çekişmeli parselin bulunduğu yer için önceden... adına 375 ve...adına 326 parsel sayısı ile tesbit edildiği, ancak; açılan davalar sonunda mahkeme kararı ile orman sayıldığı ve 106 ilâ 109 numaralı noktalardan oluşan orman sınır hattı ile .. Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığı, bu yerin 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini yitirdiği, ...,... ve... ve... Yapı kooperatifi kullanımında olduğu belirtilerek, P.XXIV nolu poligon olarak ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, bu işlemin 01.05.1993 tarihinde ilân edildiği, 08.10.2009 tarihinde güncelleme çalışması yapıldığı, kagir inşaat ve arsası niteliğiyle mülkiyeti ... kullanımı ...Yapı Kooperatifi olduğu belirtilerek ... adına güncellemesinin yapıldığı, çekişmeli parsele sınır olan dava dışı 3148 sayılı parsel için ... Yapı Kooperatifine inşaat ruhsatı verildiği anlaşılmaktadır. Güncelleme çalışmalarının ne zaman ilân edildiği belirlenmemiştir. Mahkemece keşif ve inceleme yapılmadan, davacının çekişmeli parselde kullanımı olmadığı ve davada hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, gerekçede değinilenin aksine, davacı tarafın mülkiyet iddiası bulunmayıp, dava ettiği taşınmazın tamamının kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığını kabul etmektedir. Başka bir deyişle, taşınmazda yapılan orman kadastrosu ve 2/B işlemleri dava konusu edilmeyip, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek 4. madde hükmüne göre yapılan güncelleme çalışması sırasında, kagir inşaat ve arsası niteliğiyle mülkiyeti ... kullanımı... Yapı Kooperatifi olduğu belirtilerek ... adına güncellemesinin yapıldığı, oysa; bu taşınmazın kendi kullanımında olan 4884,03 m² yüzölçümündeki bölümü için, tapu kaydının beyanlar hanesine şerh yazılmasını istemektedir. 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve ... Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmıştır. Bu cümleden; Kanunun 3. maddesinin birinci fıkrası, 6. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gereğince, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken nitelik kaybı nedeniyle ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin hak sahiplerine rayiç bedeli üzerinden satışı gündeme geleceğinden, bu niteliğiyle ... adına tapuya kayıt edilmesinde ve tapunun beyanlar hanesine "6831 sayılı Kanunun 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarılmasına" ilişkin şerh yazılmasında hak sahibi olduğunu iddia eden kişilerin hukuki yararı bulunduğundan, hukukî yarar bulunmadığına değinen mahkeme gerekçesi yerinde değildir. 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen EK 4/1. madde gereğince “6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiilî kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilânı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak ... adına tescil…” edilir.Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla ... adına orman sınırları dışına çıkarıldığı halde, Ek 4. madde uygulaması yapılmayan yerler için, idareyi uygulama yapmaya zorlamaya yönelik olarak adli yargıda dava açılamaz. Ancak, kesinleşmiş 2/B uygulaması ile ... adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarda, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek 4. madde hükmüne kadastrosunun ya da güncelleme çalışmasının yapılması halinde, kanunun açık emrine rağmen, kullanım kadastrosu ya da güncelleme çalışmaları sırasında fiilî kullanım durumlarına uyulmaması halinde, sınırların ve miktarların düzeltilmesi istemiyle dava açmakta hukukî yarar vardır. Güncelleme çalışmaları sırasında 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı süresi içinde Kadastro Mahkemesine, 30 günlük askıdan sonra 10 yıllık sürede ise, genel mahkemelerde açılacak davalarda, taşınmazın tamamı ya da bir bölümünün kendi kullanımında olduğu ileri sürülebilecektir. Davacı ... tarafından tutunulan,.... için düzenlenen ecrimisil ihbarnameleri, 4225 sayılı parselin zilyetliğinin.... tarafından ... satışına ilişkin 02.12.2005 tarihli senet, asliye hukuk mahkemesinin 2009/130 esaslı dosyasında 19.11.2009 tarihli keşifte dinlenen tanıkların, 4225 sayılı parselin (A) ile gösterilen 4884,03 m² bölümünün ... tarafından zilyet edildiğine ilişkin beyanları, 4225 sayılı parsel üzerinde... Yapı Kooperatifi tarafından yapılmış iki katlı inşaatı bitmiş bina temeli olduğu önceden ... tarafından kullanılan ve kayısı dikilen bölümünün boş olduğuna ilişkin Milli Emlak Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanak gözetildiğinde, çekişmeli 4225 sayılı parselde davacının hiç kullanımının olmadığı söylenemez. Bu kullanımın kanunun öngördüğü kullanım şekli olup olmadığı ve bu kullanımın hukuken korunmaya değer olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. O halde, iddiaya göre davacının ve davalı tarafın tüm delilleri toplanarak, bir harita mühendisi bilirkişi ve bir ziraat uzmanı bilirkişi vasıtasıyla yapılacak keşifte, 4225 sayılı parselin dava konusu edilen bölümü fiilî kullanım durumuna göre tesbit edilerek, bu yerin davacının kullanımında olup olmadığı, kullanımın şekli, süresi, çevredeki taşınmazlara ve yerel adet ve geleneklere göre değerlendirme yapılarak, bu kullanımın ekonomik olup olmadığı, kullanımın hukukça korunmaya değer olup olmadığı yönünde bilirkişilerden müşterek imzalı raporlar alınmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeden, keşif ve inceleme yapılmadan eksik incelemeyle hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıran davacıya iadesine, 22.01.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.