Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1035 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 11286 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve dahili davalı Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı ... 29.01.2008 tarihli dilekçesiyle; sınırlarını bildirdiği ...-... sınırları içinde kalan sekiz dönüm yüzölçümündeki taşınmazı 30 yılı aşkın süredir zilyet ettiğini, taşınmazın kendisine ait ... parselle birlikte bir bütün olarak kullanıldığını, tarıma elverişli olduğunu, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince adına tescilini istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, ... ... mevkiinde bulunan 01.06.2008 tarihli bilirkişi krokisinde (C) harfi ile gösterilen 6686 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/05/2010 gün ve 2010/6090 - 7094 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli taşınmaz, ormana sınır olduğu halde, Medenî Kanunun 713/3. maddesi uyarınca davanın Orman Yönetimine yaygınlaştırılmadığı, taşınmazın orman niteliğinde olup olmadığının yöntemince araştırılmadığı ve zilyetlik konusunda yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, bu nedenle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ait en eski tarihli memleket haritası ile dava tarihine yakın zamanda çekimi yapılan hava fotoğraflarına dayalı hazırlanan memleket haritası ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1966 yılında yapılan orman tahdidinin yapımında kullanılan hava fotoğrafları getirtilerek bir orman ve bir fen elamanı eliyle yapılacak kesifte taşınmaza uygulanıp taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, yapılan araştırma neticesinde taşınmazın öncesinin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde zilyetlikle edinme koşullarının araştırılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra çekişmeli taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5479.00 m2'lik kısmın orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin 08/10/2013 gün ve 2013/4887 E.- 2013/8992 K. sayılı ilâmıyla; ''İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın 1959 tarihli memleket haritasında orman sayılan yeşil alanda kalmasına, etrafının mera niteliğiyle çevrili olmasına ve aynı yere ilişkin davacı hakkında idarî men kararı olup davacının yapmış olduğu itirazın Edirne İdare Mahkemesinin 22/11/2005 tarih ve 2005/356 - 1335 sayılı kararıyla reddedilmiş olmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına'' karar verilmiştir.Onama kararına karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiş ve Dairenin 16/06/2014 gün ve 2014/2574 E.- 2014/6497 K. sayılı ilâmıyla; ''Mahkemece, davacı gerçek kişi yararına zilyetlik koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın Hazinenin istemi doğrultusunda mevcut tarım arazisi niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine ve bilirkişi raporlarına aykırı düşecek biçimde yazılı olduğu şekilde orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Şöyleki; kararın dayandığı gerekçede çekişmeli taşınmazın, 6831 sayılı Kanuna göre yapılan ve kesinleşen orman tahdidi ile eski ve yeni tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş hava fotoğraflarında dahi çıplak gözle yapılacak incelemede beyaz renkli açık alanda görüldüğü, bilirkişi raporlarına göre imar - ihyası tamamlandığı, ancak, gerçek kişi yararına Medenî Kanunun 713 maddesinde aranan çakişmesiz, aralıksız, malik sıfatı ile olması gereken ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde de aranan zilyetlik koşullarının davacı yararına oluşmadığı belirlenerek davacının tescil talebinin reddi ile Hazinenin talabinin kabulüne ve taşınmazın tarla niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Bu nedenle; davacı vekilinin taşınmazın mülkiyetine yönelik ileri sürdüğü sebepler yönünden Dairemiz kararı, karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygun bulunduğundan davacı vekilinin esasa ilişkin karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir. Ancak; hükme esas alınan fen, orman, ziraat ve jeoloji bilirkişi raporunda taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 5479.00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, davalı Hazine vekilinin talebinde olduğu gibi tarla niteliği Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi" gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacının taşınmazın mülkiyetine yönelik talebinin lehine zilyetlikle iktisap koşulları oluşmadığından reddine dair verilen mahkeme kararının bozma ilamı kapsamı dışında kaldığından ve kesinleştiğinden, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, 20/04/2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.479 m2 yüzölçümündeki dava konusu taşınmazın tarla niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ve dahili davalı Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama dışı bırakılan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tapuya tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Kadıköy'de genel arazi kadastro işlemleri 1966 yılında yapılıp kesinleşmiş çekişmeli taşınmaz tapulama dışı bırakılan alanda kalmaktadır.Orman kadastrosu ise 1972 yalında yapılıp ilân edilerek kesinleşmiştir. Ayrıca, 1978 yılında aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması yapılıp 19.02.1979 tarihinde askı suretiyle ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşmiştir.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacı ... ve dahili davalı Orman Yönetimine ayrı ayrı yükletilmesine 09/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.