MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sırasında davalı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından sunulan 04.05.2016 tarihli dilekçe ile özetle "...Davacı tarafından süresinde cevaba cevap dilekçesi verilmediğini, cevaba cevap dilekçesinde bildirilen delillerin davayı genişletme ve değiştirme yasağı kapsamında olduğunu, bu yönde muvafakatlarının bulunmadığını açıkça belirttiklerini, yine süresinde verdikleri cevap dilekçesinde iştirak halinde mülkiyet halinde mirasçılardan birisinin payına yönelik ecrimisil davası açamayacağını, davacının taraf sıfatı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini belirttikleri halde mahkemece davanın reddedilmeyip, muvafakatları olmadığı halde süresinden sonra verilen cevaba cevap dilekçesinde belirtilen delillerin toplanmasına ayrıca bu yöndeki itirazlarının reddine karar verildiğini, mahkeme hâkiminin tarafsızlığından şüphe edildiğini..." belirterek reddi hâkim talebinde bulunmuşturReddedilen hâkim tarafından talebin reddi gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine, davalı vekilinin 2.000,00.-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, HUMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmadığından talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, ret talebinin, kötüniyetli yapılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanlar hakkında disiplin para cezası verilebileceği HMK'nın 42/4. maddesinde düzenlenmiş olmasına rağmen, mahkemece takdir edilen para cezasının vekilden alınmasına yönünde karar verilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılanmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının ikinci bendinin ilk satırında yer alan "Davalı vekili ...'e" ibarelerinin hükümden çıkartılarak, bunun yerine "davalı ...'nin" yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi göndermesiyle HUMK’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10.11.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.