Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 103 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8249 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki elatmanın ve sataşmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 19.04.12011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.04.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Avukat...ve diğer taraftan Orman Yönetimi vekili Avukat ...geldi başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ..., 03.03.2010 tarihli dilekçeyle tapuda kendi adına kayıtlı... Köyü,...Mevkiinde bulunan 88 parsel sayılı zeytinli tarla nitelikli taşınmaz üzerine tesis kurmak istediğini, bunun için Orman Yönetiminden taşınmazın orman tahdidi ile ilgisi olup olmadığını sorduğunda, Yönetimin 14.12.1993 gün ve 17316 sayılı yazı ile taşınmazın orman dışında tutulduğu şeklinde cevap verildiği, bu kez yapılan tesis için Belediye nezdindeki işlemlerle ilgili olarak belediye tarafından sorulduğunda, bu kez 02.12.2009 gün ve 16949 sayılı yazı ile taşınmazın 1994 yılında yapılan orman tahdidi içinde kaldığının bildirildiğini, davalı Yönetimin bu şeklide taşınmazına el attığını ve sataşma yarattığını ileri sürerek, elatmanın ve sataşmanın önlenmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, elatmanın ve sataşmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 9 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 1984 yılında yapılıp 01.05.1984 tarihinde ilân edilen aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması vardır. Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1975 yılında yapılıp 18.08.1976 ilâ 17.09.1976 tarihleri arasında askı suretiyle ilân edilmiştir....Köyü,... Mevkii 88 parsel sayılı 21513 m² yüzölçümündeki taşınmaz, zeytin ağaçlı tarla niteliğiyle Haziran 1964 tarih 4, Haziran 1964 tarih 3 sıra numaralı tapu kayıtları ve 458 yazım numaralı vergi kaydı ile ... adına tesbiti itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiş, 01.02.1989 tarihinde satış ile ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin (A) ile gösterilen 3508,29 m² yüzölçümündeki bölümünün kesinleşmiş orman sınırları içinde parselin (C) ile gösterilen bölümün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığının belirlendiği, bu nedenle davalı yönetimin sataşmasının bulunduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, Orman Yönetiminin davacı gerçek kişiye verdiği cevap ile Belediyeye verdiği cevaba ilişkin belgeler getirtilmemiş, davacı tarafından ne gibi bir işlem ya da tesis yapıldığı ve Belediye ile ilgisi, Belediyenin Orman Yönetiminden ne sorduğu ve bu cevabın yapılacak işlem iş ya da tesise etkisi araştırılmamış, davalı Yönetimin çekişmeli yere haksız yere el atıp atmadığı ya da bu yerdeki mülkiyet hakkının kullanımı ile ilgili olarak davacı tarafa haksız olarak sataşıp sataşmadığı yöntemince araştırılmamıştır. Diğer taraftan, uzman orman bilirkişi, fen bilirkişi ve ziraat uzmanı bilirkişiden oluşan kurul tarafından düzenlenen raporda, 1198'den başlanarak 1202'ye kadar orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattı ile (A) ile gösterilen 3508,29 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları içinde, parselin diğer bölümünün de orman sınırları dışında bırakıldığı bildirilmişse de, dosyada bulunan orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanakları ile aplikasyona ilişkin çalışma tutanaklarında 88 numaralı çekişmeli parselin orman sınır hattı dışında kaldığı bildirildiği halde, tutanaklara mı yoksa haritasına mı değer verileceği hususu irdelenmemiştir. O halde, mahkemece öncelikle çekişmeli parselin bulunduğu yerde 1948 yılında yapılan orman tahditine ilişkin çalışma tutanakları ile orijinalinden fotokopi renklendirilmiş orman tahdit haritası, davacı tarafından çekişmeli parselle ilgili Orman Yönetimine yapılan başvuru ve verilen cevaba, davacı tarafından Belediyeye yapılan başvuru ve istenen izin ya da ruhsata esas olmak üzere, Belediye tarafından davalı ... Yönetiminden istenen hususlar ve bu hususta Belediye tarafından davacıya verilen cevaba ilişkin tüm kayıt ve belgeler getirtilmeli, daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre, parselin orman sınır hattı içinde kalan bölümlerinin bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa miktarı, orman kadastro tutanaklarına göre 88 sayılı parselin tamamının orman sınırları dışında bırakılıp bırakılmadığı, harita ile tutanaklar çelişiyor ise hangisine değer verileceği, Belediye tarafından verilecek izin ya da ruhsata esas olmak üzere davalı Yönetimden parselin orman ile ilgisi sorulmuşsa, parselin orman kadastrosunda belirlenen orman sınır hattına göre konumu gözetildiğinde, haksız olarak davalı tarafın mülkiyet hakkını kullanmasına sınırlama getirip getirmeyeceği, buna göre sataşmanın bulunup bulunmadığı irdelenerek bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 990,00.-TL avukatlık ücretinin davalı Yönetiminden alınarak davacıya verilmesine 22.01.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.