Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10210 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9952 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 2007 yılında yapılan kadastro sırasında 110 ada 5 parsel sayılı havuz niteliğinde 16.27 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... 11.07.2007 tarihinde, yasal süresi içinde 28 yıla ulaşan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve lehine kesin hüküm olduğu gerekçesine dayanarak davalı adına yapılan kadastro tesbitinin iptali ile adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı ... tarafından temyizi üzerine hüküm Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 28.02.2012 gün ve 2011/5980 E. 2012/1989 K. sayılı ilamında özetle; "Mahkemece, davalı dayanağı tapu kaydının taşınmazı kapsamadığı, taşınmazın davacı tarafın zilyetliğinde bulunduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yetersiz, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Yargılama sırasında davacı taraflar arasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen men'i müdahale davası sonucunda verilen 23.9.1992 tarih 1990/58 E. - 1992/158 K. sayılı kesin hükme dayanmıştır. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın önceki günkü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunluluğu gözardı edilmiş, çekişmeli taşınmazın kesin hükmün kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince belirlenmemiştir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen yerel bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuru ile yapılacak keşif sırasında, davacı tarafın dayanağı ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.9.1992 tarih 1990/58 E. - 1992/158 K. sayılı kararı ile krokisi uygulanıp kesin hükmün kapsamı yöntemince belirlenmelidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesi gereğince kesin hüküm kesin delil niteliğinde olup taraflar yönünden bağlayıcı olduğu gibi mahkeme için de varlığı halinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın önceki günkü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.9.1992 tarih 1990/58 E. - 1992/158 K. sayılı ilamı ve krokisi kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün bozulmasına" karar verilmiş, bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda mahkemece; 1- Davacı ... tarafından dava konusu ... ili, Kürtün ilçesi, ... köyü, Cami mevkiinde bulunan 110 Ada 5 parsel sayılı taşınmaz bakımından açılan davanın reddine,2) Asli müdahil Orman İşletme Müdürlüğünün talebinin kabulü ile dava konusu ... ili, ... ilçesi, .... köyü, Cami mevkiinde bulunan 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline ve tutanaktaki yüzölçümü esas alınmak üzere orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 21/10/1985 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.Orman Yönetiminin 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesi uyarınca davaya müdahil davacı sıfatı ile dava harcını yatırmak suretiyle harçlı bir katılımı bulunmadığı gibi ayrı bir davada açmamıştır. Mahkemenin ihbar yolu ile Orman Yönetimini davaya katmış olması yönetime taraf sıfatı kazandırmaz. Davada taraf sıfatı kazanmayan Orman Yönetiminin talebi konusunda olumlu yada olumsuz bir karar verilemez.Bu nedenle; Orman Yönetiminin davada taraf sıfat olmadığından tescil talebi kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda dava gerçek kişiler arasındaki kadastro tesbitine itiraz davası şeklinde açıldığına göre hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda araştırma inceleme ve uygulama yapılarak tarafların iddia ve savunmaları da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile usûl ve kanuna aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.