MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma ve Ziynet AlacağıTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu sabit ise de davacı-davalı erkeğin de evlilik birliği içinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, eşine tokat attığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, davacı-davalı erkek boşanmada, diğer tarafa göre daha fazla kusurludur. Bu durumda tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının manevi tazminat (TMK md. 174/2 isteminin reddi doğru olamamıştır. Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.4-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti anneye bırakılan Müşterek çocuklar 2003 doğumlu ... ve 2008 doğumlu ...'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.5-Davalı-davacı kadın ziynetlerin davalıda kaldığını ve satıldığını; davacı-davalı erkek ise kadının babası tarafından geri ödenmek kaydı ile alındığını ancak sadece üç bileziğin geri verildiğini, bunların da ortak ihtiyaçlar için harcandığını iddia etmiştir. Davacı-davalı erkek bu iddiasını tanık beyanları ile kanıtlamıştır. Bir evlilikte fiili karine olarak ziynet eşyalarının eşlerden kadına ait olduğu kabul edilir. İade edilmemek üzere erkeğe verilmiş olduğu kanıtlanmadıkça; erkek tarafından ziynetlerin bozdurulup ev ihtiyaçları için harcanması erkeği iade borcundan kurtarmaz. Davalı-davacı kadın diğer ziynetler yönünden bunları erkeğin satıp harcadığını kanıtlayamamıştır. erkeğin karşı davaya cevap dilekçesindeki beyanı karşısında; sadece üç adet bilezik için talep kanıtlanmış olduğu halde üç adet bilezikle sınırlı olarak talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken; ziynet talebinin tümüyle kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3, 4, ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.