Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9709 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11494 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Kartal 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ :23.02.2012 NUMARASI :Esas no:2007/645 Karar no:2012/249Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dava, aile konutu niteliğindeki taşınmazın mülkiyet hakkı tanınmak suretiyle sağ kalan eşe özgülenmesi istemine ilişkindir (TMK. md. 652/l). Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde yeralan, tereke malları arasında bulunan eşlerin birlikte yaşadığı konutun veya ev eşyasının sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesi, paylaştırma niteliğinde olup, o mal üzerindeki mirasçıların "elbirliği" şeklindeki ortaklığının izalesi sonucunu hasıl eder. Davacı, dava açarken maktu harç yatırmıştır. Davanın kabulü halinde dava konusu taşınmaz üzerinde miras ortaklığının tasfiyesi ile davacı eş yararına ayni hak tanınacağından bu davalar nispi harca tabidir. Taşınmazın değerinin tespiti ile davacıya nispi harcın tamamlanması için süre ( Harçlar Kanunu md. 30 - 32 ) verilmesi, harcın tamamlanması durumunda ise dava konusu taşınmazın karara en yakın tarih itibarıyla sürüm değerinin belirlenmesi, davacı eşin terekenin tamamı üzerinde miras hakkının karşılığı da belirlendikten sonra, diğer mirasçıların varsa miras hakkının karşılığı olan paranın, mahkemece belirlenecek uygun bir süre içinde mahkeme veznesine depo ettirilmesi, neticede taşınmazın davacı eş adına tescili ile depo edilen paranın diğer mirasçılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.2-Türk Medeni Kanunun 652. maddesi uyarınca özgüleme isteminde bulunma hakkı sağ kalan eşe tanınmış olup bu davalarda husumet mirasbırakanın diğer mirasçılarına yöneltilmelidir. Davacının velayeti altında bulunan kızı Buse adına bu davayı açma yetkisi bulunmamakta olup açılan davada küçük ile veli konumundaki davacının menfaatlerinin çatıştığı hususu da gözetilerek küçük adına kayyım tayini (TMK. md. 426/2) ile husumetin kayyıma yöneltilmemesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ:Temyiz olunan hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.