Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9689 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22151 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Ankara 8. Aile MahkemesiTARİHİ :13.07.2012 NUMARASI :Esas no:2010/1645 Karar no:2012/1067Taraflar arasındaki boşanma davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı-davalı (koca) tarafından boşanma sebebi, velayet, lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakası miktarları yönünden; davalı-davacı (kadın) tarafından da her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (kadın)'ın tüm, davacı-davalı (koca)'nın ise lehine hükmedilen tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazları yersizdir.2- Davacı-davalı (koca)'nın diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince: a) Davalı-davacı (kadın)'ın, 05.12.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, aynı gece saat 22.00’de evde bu kişiyle birlikte yakalandığı, bu şahsın tuvalette gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay öncesinde de bu şahısla muhtelif tarihlerde çok sayıda görüşmesinin olduğu, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Kadının, yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Tarafların “zina” (TMK m. 161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, boşanma kararının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayandırılması doğru bulunmamıştır.b) Tarafların ortak çocuğu Kerem, 13.09.2007 doğumlu olup, altı yaşındadır. Yargılama sırasında velayeti dava süresince anneye bırakıldığı ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulduğu halde, annenin kişisel ilişkiyi sürekli olarak engellediği, bu yönde yapılan icra takibine karşın, babanın çocuğunu göremediği dosya kapsamından ve icra takibine ilişkin evraktan anlaşılmaktadır. Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller de bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin davacı-davalı (baba)'ya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) maddenin (a) ve (b) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, (b) bendindeki bozma sebebine göre davacı-davalı (koca)'nın çocuk için takdir edilen iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda (1). bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden Gülay'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Cüneyit'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.