MAHKEMESİ :Akşehir 1. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :03.09.2013 NUMARASI :Esas no:2012/395 Karar no:2013/323Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davacı (kadın)'ın reddedilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda;Davacı (kadın) evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK md 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda “ileri sürülen olayların taraflar arasında daha önce görülen ve redle sonuçlanan Sultandağı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde ileri sürüldüğü ve boşanma sebebi teşkil etmediği, tarafların o davadan sonra bir araya gelmedikleri ve taraflar arasında yeni bir olayın meydana gelmediği” gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki mahkemenin kabulü dosya içeriği ile uyuşmamaktadır.Taraflar arasında daha önce görülen ve redle sonuçlanan Sultandağı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 24.11.2010 tarih 2008/72 esas 2010/133 karar sayılı dosyasında, mahkemenin gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, "davacı (koca) tanıklarının anlatımlarının sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu" kabul edilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere kocanın açmış olduğu o davada değerlendirme davacı delilleri ile sınırlı tutulmuş, davalı kadının tanık ve delilleri yönünden ise bir değerlendirme yapılmamıştır.O halde, kadının davacı olduğu eldeki bu davada bahse konu dosyaya delil olarak da dayanılmış olduğuna göre, gerek o dosyada değerlendirme dışı bırakılmış olan kadın tanıklarının beyanlarının, gerekse bu dosyadaki tanıklarının beyanlarının değerlendirilmesi gerekir.Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı kocanın davacı eşine fiziksel şiddet uyguladığı, yanındaki kişilerle barışma görüşmesi için gelen eşine hakaret ettiği ve eşini istemediğini söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.2-Davacı (kadın)'ın reddedilen aile konutu şerhi konulması talebinin reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Davacı (kadın) boşanma talebini içerir dava dilekçesi ile müşterek konuta aile konutu şerhi konulması isteğinde de bulunmuştur. Bu istek ayrıca harca tabidir. (TMK.194) Başvurma harcı yatırılmış olup, yatırılan başvurma harcının dava dilekçesindeki tüm istekleri kapsadığı göz önüne alınarak, davacıya "aile konutu şerhi konulması" talebi yönünden "peşin harcı" ikmal etmesi için mehil verilerek, yatırıldığı takdirde bu talep hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemesi isabetsiz olduğu gibi, gerekçede usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bahsedildiği halde kesin hüküm oluşturacak şekilde red hükmü kurulması da isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.