Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9121 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 8117 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :Burhaniye Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :19.1.2010NUMARASI :Esas no:2008/322 Karar no:2010/8Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Toplanan delillerden, birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kocanın, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmadığı gibi, davalı kadına atfı kabil bir kusurun varlığı da ıspatlanamamıştır.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kadının manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları ile davacı kocanın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.b-Davalı kadının, maddi tazminat isteği bulunmadığı halde, yazılı şekilde lehine maddi tazminat takdiri doğru görülmemiştir. (HUMK.74)c-Davalı kadın, cevap dilekçesi ile ziynet alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı tarafın bu hususta, usulüne uygun olarak açılmış bir dava ya da karşılık davası bulunmamaktadır. Cevap dilekçesindeki bu talep hakkında sonradan nispi harç ikmali, isteği karşılık dava haline getirmez. Açıklanan nedenlerle ziynetler hakkında "karar verilmesine yer olmadığına"şeklinde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b ve c bentlerinde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer yönlerin 2/a bendinde belirtilen nedenle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.