MAHKEMESİ :Gemerek Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :29.7.2008NUMARASI :Esas no:2006/120 Karar no:2008/160Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Davalının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;Toplanan delillerden davacının, eşine fiziki şiddet uyguladığı ve ortak konuttan kovduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı tamamen kusurlu olup, davalıya atfedilebilecek bir kusur kanıtlanmamıştır.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.Öyle ise T??rk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 2-Davacının ziynetlere ilişkin temyizine gelince;Davacının, davalıya düğünde takılan ziynetlerin iadesine ilişkin isteği Borçlar Kanununun 244/2. maddesine dayanmakta olup, aile mahkemesinin değil, genel mahkemelerin görevine girmektedir. Müddeabihin kıymetine göre de Asliye Hukuk mahkemesi görevlidir. O halde, ziynetlerle ilgili talebin tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmesi ve bu bölüme asliye hukuk mahkemesi olarak bakılması gerekirken, bu hususun gözetilmemesi de doğru bulunmamıştır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple davalı yararına, 2.bentte gösterilen sebeple de davacı yararına BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.