Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9020 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6875 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVALILAR : 1-... 2-... DAHİLİ DAVALILAR : ..DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 04.05.2015 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf davalı .... vekili Av. ...geldiler. Dahili davalılar gelmediler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2- Mahkemece, bozmaya uyulmuş, bozma gereğince davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmemiş, davacının dava tarihi itibarıyla dava açmakta haksız olduğu kabul edilerek, dava değeri üzerinden nispi harç alınmasına, davalı banka lehine nispi vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmiştir. Davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine, dava dışı şirketin kullandığı kredinin teminatı olmak üzere, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. Türk Medeni Kanununun, 194'ncü maddesiyle aile konutu için getirilen sınırlama, kanundan doğan bir tasarruf yetkisi sınırlaması niteliğindedir. Taşınmazın tapu kütüğünde konutla ilgili bir şerh bulunmasa bile, bu konut üzerinde lehine ipotek tesisi edilen banka, konutun aile konutu olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise, şerhin yokluğuna yaslanarak iyiniyet iddiasında bulunamaz ve Türk Medeni Kanunun 1023'ncü maddesinden yararlanamaz. Davalı banka, ticaret şirketi olup, tacirdir. Her tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli hareket etmekle yükümlüdür. (eTTK. m.20/2, 6102 s TTK. 18/2) Bu yükümlülüğü, alacağına teminat olarak gösterilen taşınmazın fiili ve hukuki durumunu bilmeyi de gerektirir. Başka bir ifade ile davalı banka, teminat olarak gösterilen taşınmazın "aile konutu" olduğunu ve kendisiyle akdi ilişkiye giren taşınmaz malikinin evli olduğunu bilebilecek durumdadır. Taşınmaz üzerine konulan ipoteğin tesisi sırasında düzenlenen resmi senet incelendiğinde, taşınmazın mesken niteliğinde olduğu ve taşınmazın maliki olan davalının adresinin de dava konusu taşınmaz olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca banka tarafından ipotek tesisi sırasında , davalı erkeğin ipotek tesis edilen taşınmazda oturduğunu bildiğinin de kabulü gerekir. Kendisinden beklenen özeni göstermeyenin kötüniyetinin diğer tarafça ispatı da gerekmez. (14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı İçt. Bir. Kararı) Bu bakımdan davacı, açık rızası alınmadan aile konutu üzerine tesis edilen ipoteğin iptalini istemekte, diğer bir ifade ile dava açmakta haklıdır. Durum böyle olunca, davanın konusuz kalmasının gerektirdiği vekalet ücretinin, davalı yararına değil, davacı yararına tayin edilmesi gerekir. Bu husus göz önünde tutulmadan davalı banka lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. 3-Davanın konusu kalmadığı dikkate alınarak maktu karar harcına hükmedilmesi ve fazla yatırılan harcın iadesine karar verilmesi gerekirken, nispi harca hükmedilip davacıdan ayrıca harç alınmasına karar verilmesi de isabetsizdir .SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölüklerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 1.100,00 TL. vekalet ücretinin bankadan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 1. ve 3. bentte oybirliğiyle, 2. bentte oybirliğiyle karar verildi.