Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8831 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5707 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mah-kemece verilen hüküm manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı; davalı eşinin 22.04.2008 tarihinde kesinleşen boşanma hükmünde kusursuz kabul edildiğini; ancak Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde mevcut sadakat yükümlülüğünün boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam ettiği, davalının ise bu yükümlülüğe aykırı olarak kesinleşme tarihinden önce bir başka erkekle ilişkiye girerek, bu kişiden 25.08.2008 doğumlu bir çocuğunun olduğunu ileri sürerek, 27.05.2008 tarihinde açtığı dava ile manevi tazminat isteğinde bulunmuş; mahkeme davalı kadını 5.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Davalı kadın verilen bu tazminatı temyiz etmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen sadakat yü-kümlülüğü; boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam eder. Kural olarak sadakat yükümlülüğüne aykırılığın açılan boşanma davasında ileri sürülmesi ve buna bağlı olarak Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi gereğince manevi tazminat istenmesi beklenir. Ancak manevi tazminat isteğinin boşanmanın kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesindeki 1 yıllık süre de gözetilerek istenmesi mümkündür (22.01.1988 tarihli 1986/5 esas, 1988/1 karar sayılı İçt. Bir. Kararı). Hükmün kesinleş-mesinden sonraki manevi tazminat isteği Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesinde açık olarak belirtildiği üzere "boşanmaya sebep olan olaylar" yüzünden olmalıdır. Bunun sonucu olarak; boşanma sebebi olarak göste-rilmemiş; ancak boşanmanın kesinleşmesine kadar gerçekleşmiş sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranışın varlığının anlaşılması durumunda; bu davranış aynı zamanda sadakatsizliğe uğrayan eşin kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğundan; hakkı zedelenen kişinin Türk Medeni Kanunu'nun 25. ve Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince genel hükümlere dayalı olarak genel görevli mahkemede manevi tazminat isteğinde bulunmasına da yasal bir engel yoktur. Bu husus, 22.01.1988 tarihli, 1986/5 esas, 1988/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de vurgulanmıştır. Davacının is-teğinin belirtilen bu genel hükümlere dayalı bir manevi tazminat isteği olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakma görevi aile mahkemesine ait olmayıp, davadaki istem miktarına göre asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev, davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir (HUMK m. 7). Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmek üzere (BOZULMASINA), bozma nedenine göre davalının diğer temyiz isteklerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.