Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 876 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11588 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Domaniç Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :08.03.2012 NUMARASI :Esas no:2009/54 Karar no:2012/25Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı koca tarafından, kusur belirlemesi, velayet, nafaka ve tazminatlar yönünden; davalı kadın tarafından ise tüm yönleriyle temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Toplanan delillerden 23.03.2005 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine (TMK md. 166/1-2) dayalı olarak açtığı boşanma davası, kadının bir kusurunun ispatlanamaması nedeniyle reddedilen davacı kocanın; S. isimli kadından 23.07.2011 tarihinde H.isimli bir kız çocuğunun dünyaya geldiği ve bu çocuğu tanıyarak nüfusuna kaydettirdiği; böylece Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan ve evlilik birliği süresince geçerli olan "eşlerin birbirlerine olan sadakat yükümlülüğünü" ihlal ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, açıklanan bu olayın kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.3- Davalı kadın Domaniç Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.03.2011 gün 2010/269 esas 2011/42 karar sayılı kararı ile Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak babası S.K.velayeti altında bırakılmıştır. Kendisi kısıtlı olanın velayeti doğrudan doğruya kullanması mümkün değildir. O halde; tarafların müşterek çocuğu 2005 doğumlu V. velayetinin davacı baba yerine, davalı anneye verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre küçük yararına takdir olunan iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.