Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8743 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 8658 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Kadıköy 5. Aile Mahkemesi TARİHİ :24.1.2012NUMARASI :Esas no:2010/292 Karar no:2012/39Taraflar arasındaki "boşanma davası"nın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kusur belirlemesi, velayet ve nafakalar yönünden, davalı tarafından ise; kusur belirlemesi, velayet, kendi tazminat taleplerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 29.3.2013 günü duruşmalı temyiz eden davacı M. A. D.. geldi. Karşı taraf davalı N. D. ile vekili gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kadının tüm, davacı kocanın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Mahkemece, tarafların ortak çocukları 1997 doğumlu F.i ile 1999 doğumlu S.'in velayetleri davalı anneye verilmiştir. Velayet işleri boşanma davası içinde gündeme gelse bile, kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen araştırma ilkesi uygulanır ve bu ilke nedeniyle de yargılama sırasında ortaya çıkan yeni gelişmelerin de mahkemece gözönünde tutulması gerekir. Velayetin düzenlenmesinde ana/babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri; iç hukuk bakımından idrak çağında olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerini ifade etme olanağı tanınmasını ve bu görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayete konu çocuklar idrak çağındadır.Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.Mahkemenin yaptırdığı uzman incelemesinde çocukların görüşüne başvurulmuş ise de, çocuklardan velayet konusunda tatmin edici bir beyan alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan, çocukların velayet düzenlemesi sonrası yaşama ortamları, eğitim durumları, anne ve babanın kendilerine sağlayabilecekleri olanaklar hakkında kendilerine bilgi verilerek, çocukların bizzat mahkeme huzurunda velayet konusundaki tercihlerinin sorulması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocukların üstün yararı gözetilerek velayet hakkında karar verilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan yönde işlem yapılmak üzere, velayete yönelik hükmün bozulması gerekmiştir.3-Mahkemece Türk Medeni Kanununun 169. maddesi gereğince, ortak çocuklar için anne yararına dava tarihinden geçerli olarak tedbir nafakasına hükmedilmiş ise de; çocukların yargılama sırasında anne yanında mı yoksa baba yanında mı kaldıkları, ihtiyaçlarının kimin tarafından karşılandığı dosya kapsamıyla belirsizdir. Bu nedenle, mahkemece çocukların kimin yanında kaldığı ve ihtiyaçlarının kim tarafından karşılandığı araştırılarak, sonucuna göre tedbir nafakası takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, bozma ve inceleme dışı bırakılan bölümleri haricindeki temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.